Eflani üzerinden Bartın‘ın Ulus ilçesine geldim. Safranbolu’dan biraz geç saatte çıktığım için Ulus’a da 17:00 gibi ulaştım. İner inmez Bartın’a tekrar otostop çekmeye başladım. Fakat duran olmadı. Yol kenarında gözleme yapan kadınları gördüm. Belki karnımı doyuracak bir şeyler bulurum ümidiyle yanlarına gittim. Kendilerine yaklaştım ve selam verdim. Halı üzerine biraz oturup soluklanabilir miyim diye sorduğumda buyur otur dediler. Biraz dinleniyorum. Ardından sorular sorular. 🙂 Kimsin, nereden gelirsin diye soruyorlar. Daha sonra karnımı doyurmam için sağ olsun bir tane gözleme ikram ettiler.
Zaten Bartın’a da varamadım. Saat de geç olmuştu ve yaydım kendimizi halının üzerine güneşleniyorum. Sonra kalkıp kalacak bir yer ayarlamak için ilçe merkezine gidiyorum. Önce bir İnternet kafeye uğrayıp fotoğraf ve videolarımı yedeklemeyi düşünüyorum. Birkaç kişiye burada İnternet kafe olup olmadığını soruyorum. Neyse ki varmış. Adrese gidip, kafede boş bir masaya oturup flash diskimi taktığımda bilgisayarın diski okumadığını görüyorum. Ardından kafe sahibini çağırarak yardımcı olmasını istiyorum. Kendisi sağ olsun yardımcı oluyor. Ben bilgisayarda işlerime odaklanmışken birisi omzuma dokunuyor. Başımı çevirdiğimde kafede çalışan bir kişi elinde bir şişe kola bana uzatıyordu. Kola istemediğimi söylediğimde ise çalışan arkadaş kafe sahibini gösterip ikramı olduğunu söylüyordu. Adı Tolga. Sağ olsun İnternet kullanım ücretini de istemedi. Ben de kendisine bu gece burada konaklayacak olduğumu ve bana yardım edebilir mi diye sordum. Tolga, benim Ulus Belediye Başkanına çıkmamı ve belediye sosyal tesislerinde bir yer bulabileceğimi söylüyordu. Ardından Ulus Belediye başkanı Hüseyin Uzun’un makamına çıkarak durumu anlatıyor ve sağ olsun bana belediye sosyal tesislerinde bir gece konaklamam için yer ayarlıyordu.
Tesise doğru gittim. Görevli arkadaşın, boş olan odalardan birini bana tahsis etmesinden sonra çantamı odama bırakarak tekrar kafeye döndüm. Biraz İnternet kafede oyalanıyorum. Akşam geç olmuştu. Tolga, “bugün Düzmeşe Köyü’nde köy düğünü var. Damacanalık olacak ve köçekler gelecek. Hem akşam yemeğini orada dağıtılan yemeklerden yersin hem de köçekleri izler ve damacanalık hakkında bilgi alırsın” dedi. Bunu duyduğuma çok sevinmiştim! Benim için farklı bir deneyim olacaktı. Saat 20:00’de ben, Tolga ve arkadaşı ile birlikte Düzmeşe Köyü’ne gittik. Düğün dernek kurulmuş köçekler oynamaya başlamıştı bile. Düğünden önce “Damacanalık” eğlencesi yapılıyormuş. Damacanalık; nişan ve düğün öncesi yemekli eğlenceye verilen yöresel bir ad. Biz de bu damacanalıktan nasibimizi alıyor ve karnımızı verilen bol bol yemekler ile doyuruyoruz. 🙂 Köyde yabancı olduğum için gözlerin üzerimde olduğunu gördüm. Oturduğumuz masadaki kişiler Tolga’ya “arkadaş kim” gibi sorular soruyordu. Oldukça misafirperver ve sıcakkanlı yöre insanlarının arasında yabancılık çekmiyordum.
Düğün bitmişti ve Ulus’a döndüğümüzde gece 23:00 olmuştu. Tolga’ya her şey için teşekkür ettikten sonra yanlarından ayrılarak tesise gidiyor ve güzel bir uyku çekiyordum.
Ertesi günün sabahı saat 07:00’de kalkarak yine yola çıkıyorum.
Bartın’dan Amasra’ya Yolculuk
İlçe çıkışına doğru yürürken yol kenarında bulunan müstakil bir evin bahçesinde salça yapan teyzelere rastlıyorum ve selam verip yanlarına gidiyorum. Salçanın yapılışını izlemek istiyorum. Salça yapımı hakkında bilgilendirseler de fotoğraf çekmemi istemiyorlar. Ben de anlayışla karşılayarak kolay gelsin diyor ve yanlarından ayrılıyorum. Biraz daha yürüdükten sonra Bartın’a gitmek için otostopa başlıyordum.
Şansa bir araç durduruyorum. Bartın’a gidiyormuş. Orman Müdürlüğünde çalışan arkadaş ile Bartın’a geliyorum.
Bartın şehir merkezinde biraz geziyor ve daha sonra Amasra’ya yönümü çeviriyorum. Havanın sıcak olması ile kendimi Amasra’nın sahillerine atarım diye düşünüyorum. Şehir çıkışına doğru yürüyüp Amasra’ya doğru otostopa başlıyorum. Duran hiç bir araç yok. İleriden gelen iki bisikletçiyi görüyorum. Bursa’dan 3 gün önce yola çıkıp Erzurum’a gittiklerini öğreniyorum. Bu harika! Yarım saat kadar muhabbet ettikten sonra yolcu yolunda gerek diyerek toparlanıp yola koyuluyoruz.