– Tahir Elçi’nin anısına –
“Kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan,
Savrulur Karacadağ,
Savrulur zozan…
Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
Seni, Diyarbekir gibi,
Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı…” (*)
Mardin’de son sabahımızda, kahvaltımızı hiç acele etmeden aheste aheste yapıyoruz. Kahvaltı üstüne kahve keyfindeyiz. Kaldığımız konağın terasında Mezopotamya ovasına son kez bakıyoruz.
Diyarbakır’a gitmek için dolmuşa biniyor ve yeni Mardin tarafına gidiyoruz. Diyarbakır’a giden dolmuşlar belirli aralıklarla kalkıyor. Yol oldukça iyi ve yolculuk bir saat kadar sürüyor.
Diyarbakır’a vardığımızda Cumhurbaşkanın seçim mitingi nedeniyle bir çok yol kapalı. İlçe garajından konaklayacağımız otelin bulunduğu Dağkapı Meydanı’na gidiyoruz. Otele yerleşip dışarı çıkıyoruz.
Diyarbakır Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alır. Türkiye’nin en kalabalık on ikinci şehri olan kent 1,5 milyon nüfusa sahiptir.
9 bin yıllık geçmişe sahip tarihinde pek çok kültüre ev sahipliği yapmış olan Diyarbakır’ın bir çok gezilip görülmesi gereken yeri var. Camiler, kiliseler, müzeler, hanlar, köprüler, kervansaraylar ve surlar gibi.
Diyarbakır’ı bir çırpıda gezip görmek mümkün değil; yavaş yavaş, adım adım içinize sindire sindire sokaklarında kaybolmalı. Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde.
Geçmişten günümüze gelen acılarına, yıkımlarına, kimi zaman çaresizliğine çoğu zaman isyanına tanıklık etme duygudaşlığı kurmak gerekiyor.
Diyarbakır Gezilecek Yerler
Çin Seddi’nden sonra dünyanın en büyük surları olan Diyarbakır Surlarını görmeden şehri gezmeye başlamayın.
Diyarbakır Surları UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndedir. Surlara ve çevresine gerekli özenin gösterilmediği görülmektedir. Büyük bir bölümü pislik içinde bulunuyor.
Ahmed Arif, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Gökalp, Celal Güzelses, Esma Ocak, Orhan Asena, Nesimi, Sezai Karakoç ve Yılmaz Odabaşı gibi çok sayıda sanatçı ve bilim insanı yetiştiren şehir Ahmet Arif, Cahit Sıtkı Tarancı ve Ziya Gökalp’in adını taşıyan müzelere ev sahipliği yapıyor. Ziya Gökalp Müzesi sürekli kapalı.
Dicle Nehri’nin kıyısında bulunan Hevsel Bahçeleri görenleri büyülüyor. Ilısu Barajı’ndan dolayı Dicle Nehri’nin suları azalmış.
Ayrıca Ilısu Barajı nedeniyle birkaç yıl içinde Hasankeyf de eski özelliğini kaybetmeye başlıyor.
Diyarbakır kültürünü tanımak isteyenler Hasan Paşa Hanı, Sülüklü Han, Deliler Hanı, Kervansaray, Ulu Cami, Dört Ayaklı Minare, Meryem Ana Süryani Kilisesi, Atatürk Köşkü, Mor Petyun Keldani Katolik Kilisesi’ni görebilir.
Bu tarihi yapılar görüntü kirliği (elektrik direkleri, kablolar, tabelalar, bez afişler ve klimalar) içinde adeta kayboluyor.
Diyarbakır evlerine ait örnekleri görmek isteyenler Cemil Paşa Konağı ve İskender Paşa Konaklarını görmeli.
Diyarbakır Surları içinde bulunan İç Kale görülmeyi hak ediyor. İç Kale içindeki Eski Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi, Arkeoloji Müzesi, Atatürk Müzesi ve Saint George Kilisesi görülmeye değer. Ayrıca İç Kale’den Hevsel Bahçeleri’nin manzarası muhteşem görünüyor.
Ayrıca Atatürk Köşkü ve Hevsel Bahçeleri yanındaki On Gözlü Köprü’nün güzelliği görenleri büyülüyor.
Diyarbakır’da görülmesi gereken bütün tarihi güzellikler Suriçi’nde bulunuyor. Suriçi, Diyarbakır Surları içinde kalan tarihi yer.
Suriçi, yakın dönemde yaşanan çatışmanın izlerini taşıyor. Mahallenin büyük bir bölümü bariyerlerle kapatılmış ve bariyerlerin içinde inşaat çalışmaları devam ediyor. Bu bölümü görmek mümkün değil. Bu bölgede büyük bir polis kontrolü bulunuyor.
Suriçi oldukça pis durumda, belediye ne yapıyor merak ediyorum. (Yazdıklarıma kimi okuyucular kızabilir ama yorum yapmıyorum, gördüklerimi yazıyorum.)
Ayrıca Peynirciler Çarşısı, Kuyumcular Çarşısı ve Sipahi Pazarı şehrin yaşamını anlamak için görülmesi gereken yerlerdendir.
Diyarbakır mutfak açısından da oldukça zengin bir kültüre sahiptir. Kaburga dolması, ciğer kebabı, saç tava, Adana kebabı ve kadayıf tadılması gereken lezzetler arasında bulunuyor.
Suriçi’nin dışındaki şehir oldukça modern görüntü sergiliyor. Parkları, yolları ve yapılarıyla batılı bir şehir gözlerimizin önünde duruyor. Diyarbakır, Türkiye’nin batısında yaşayan büyük bir bölümün ön yargılarını ve en hafif deyimle ötekileştirme duygularını hak etmiyor. Diyarbakır acının, umudun ve geleceğin şehridir.
“ – Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!” (**)
(*) Ahmed ARİF’in “Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebinin Ninnisi“ adlı şiirinden
(**) Cahit Sıtkı TARANCI’nın “Gün Eksilmesinin Penceremden” adlı şiirinden