Yazı İçeriği
Balkan ülkeleri seyahatimin dördüncü ülkesi olan Arnavutluk‘a İşkodra şehrinden başlamak üzere Podgorica‘dan ayrılarak geldim. Karadağ‘ın başkenti Podgorica’dan, Arnavutluk’un İşkodra şehrine her gün karşılıklı olmak üzere günde iki sefer düzenleniyor.
Podgorica’ya iner inmez ertesi güne İşkodra otobüs biletimi almıştım. Zaten konakladığım yer de Podgorica Otobüs Terminali’ne 300 metre yürüme mesafesindeydi. Olur da Podgorica’ya gelir ve sonrasında Arnavutluk’a geçmek isterseniz şehre iner inmez otobüs biletinizi mutlaka alın. Özellikle yaz dönemleri bilet bulmakta bazen güçlük çekilebiliyormuş.
Öğlen saat 13:00 otobüsüne biletimi almıştım. Podgorica-İşkodra otobüs bilet ücreti 11,50 Euro. Yolculuk yaklaşık 3 saat sürüyor. Size biraz Podgorica-İşkodra yolculuğundan ve sınır geçişinden bahsetmek istiyorum…
Podgorica’dan İşkodra’ya Nasıl Gidilir?
Podgorica’dan İşkodra’ya her gün karşılıklı olmak üzere iki sefer düzenleniyor. Bilet ücreti 11,50 Euro. Yolculuk yaklaşık olarak 3 saat sürüyor. Sınıra yaklaşmak üzereyken Balkanlar’ın en büyük gölü size bir anda o güzelliğini gösteriyor. Sağınızda yeşillikler arasında beliren İşkodra Gölü sınıra kadar ve sınırı geçtikten sonra da bir süre size eşlik ediyor.
Yolculuk harika doğal manzaralar eşliğinde sürüyor. Ağaçlıklı yollar ve İşkodra Gölü’nün masmavi suları yolculuğu keyifli hale dönüştürüyor.
Karadağ-Arnavutluk sınırına geldiğinizde ilk olarak Karadağ polisi otobüse gelerek tek tek pasaportları topluyor. Topladığı pasaportları kaşeledikten sonra otobüs şoförü tekrardan size geri dağıtıyor.
100 metre ilerledikten sonra bu defa Arnavutluk sınır kapısına geliyorsunuz. Burada da yine aynı şekilde Arnavutluk polisi otobüse geliyor ve pasaportları topluyor. Geride bıraktığım ülkelerde de girişlerde hiçbir şekilde çanta kontrolü olmamıştı. Burada da yine aynı şekilde herhangi bir sorgu-sual ve çanta kontrolü olmadan yalnızca pasaportlara giriş kaşeleri vuruluyor. Daha sonra otobüs şoförü pasaportları getirerek tek tek sahiplerine dağıtıyor.
Karadağ-Arnavutluk sınır geçişi yaklaşık 10 dakika kadar sürüyor. Hiç zorluk çıkarmadılar. Gayet hızlı bir şekilde giriş-çıkış işlemleri yapıldı ve nihayet Balkan ülkeleri seyahatimin dördüncü ülkesi olan Arnavutluk’a giriş yaptım.
İşkodra Gölü artık geride kalmıştı. Neyse ki Podgorica-İşkodra yolu gayet güzel ve düz bir yol. Balkanları gezenler ne demek istediğimi anlayacaklardır. O kıvrımlı dağ yolları, bozuk stabilize yollar insanın inanın içini dışına çıkarıyor. Ancak dediğim gibi Podgorica-İşkodra yolu düz ve öyle sarsıntılı bir yolculuk yaşatmıyor insana.
Akşamüzeri saat 16:00 civarında İşkodra’ya geliyorduk. Otobüs terminali yok! Meydanda yer alan Rozafa Otel’in önünde iniyoruz.
Not: Podgorica’dan İşkodra’ya biletinizi alırken mutlaka görevliye ineceğiniz yerin Rozafa Otel olduğunu söyleyin. İşkodra merkezinde yer alan Rozafa Otel, Karadağ’dan gelen otobüslerin yolcuları indirme noktası. Eğer burayı pas geçerseniz şehir merkezinden çok daha ileride sizi bırakıyor.
Keyifli bir yolculuk sonrası nihayet İşkodra’ya gelmiştim. Şehre girişte sizi bu Arnavutluk’un simgesi çift başlı kartal karşılayacak.
İşkodra gezime başlamadan önce ilk iş rezervasyon yaptığım hostele gitmek oldu.
Şimdi sizlere kısaca İşkodra hakkında bilgiler vermek istiyorum. Daha sonra ise kaldığım hostel, İşkodra gezi notlarım ve İşkodra gezilecek yerler hakkında bilgiler vereceğim.
Ayrıca Okuyun: Tiran Gezi Rehberi
İşkodra Hakkında Bilgi
Arnavutluk’un kuzeyindeki en büyük şehir olan İşkodra, 90.000 nüfusu ile İşkodra Gölü’nün doğu tarafında, Mbishkodra Ovası’nın güney kısmında, Drini ve Buna nehirleri arasında geniş, düzlük bir ova üzerinde yer alıyor. Arnavutluk’taki en eski şehirlerden biri ve aynı zamanda önemli bir kültürel ve ekonomik merkez.
İşkodra, M.Ö. 4. yüzyılda kuruluşundan bu yana sürekli bir göç almış. M.Ö. 168 yılında şehir Romalılar tarafından alınmış ve önemli bir ticaret ve askeri karargah olarak kullanılmış. M.S. 1040 yılında Sırplar tarafından ele geçirilince de önemli bir ekonomik ve idari merkez haline gelmiş. Son olarak, 1396 yılında Osmanlı egemenliğine karşı koalisyon oluşturan Venedik egemenliğine giren İşkodra yine Osmanlıların kuşatması ile 1479 yılında Türk egemenliği altına girdi.
Uzun tarihi boyunca şehir Arnavut kültürü ve tarihinde önemli bir rol oynadı. Şehrin güney kesiminde yer alan Rozafa Kalesi ve civardaki yerleşim yerlerinde tarih öncesi mezar alanları ve eski Ortaçağ müstahkem yerleşimlere rastlamak mümkün.
Bugün şehir ve çevresi çok sayıda farklı doğal ve kültürel yerlerle dolu bir yer. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, İşkodra daha geniş sokaklar ve yeni konut binalar ile yeniden inşa edildi.
Tarihi bir merkez olmanın yanı sıra, İşkodra her zaman eğitim, kültür ve ticaret merkezi olmuş. Aynı zamanda Arnavut Katolikliğinin merkezi olan İşkodra, Arnavutluk’ta bulunan tüm büyük inançları içeren dinler arasındaki hoşgörünün güzel bir örneğidir. Müslüman, Katolik, Ortodoks ve diğer inançlara mensup çok sayıda insan İşkodra’da hep birlikte yaşamlarını sürdürüyorlar.
İşkodra Gezi Notları
İşkodra’da iki gün kaldım. Şehre giriş yapınca otobüs Rozafa Otel’in önünde indirdi. Otel, şehir meydanında yer alıyor. Hemen yanında da taksi durağı bulunuyor. Seyahatlerimde kullandığım çevrimdışı çalışabilen maps.me uygulamamı açtım ve rezervasyon yaptığım hostelin konumuna baktım. Meydana yaklaşık 100 metre yürüme mesafesinde gösteriyor. Konum olarak harika! Üstelik geceliği 7 Euro.
Beş dakikalık bir yürüyüş sonrası hostele gelmiştim. Dışarıda kapı zili var. Zile bastıktan sonra bir görevli açtı kapıyı ve gayet güler yüzlü bir şekilde karşıladı beni. Hostele kaydım için pasaportu verdim ve 2 gece için 14 Euro ödememi yaptım.
Hostelin alt katları gezginler için ayrılmış ve paylaşımlı odalar. Üst kat ise iki kişilik, özel banyolu odalardan oluşuyor. Bahçesi geniş ve ferah. Bisiklet kiralama, barbekü keyfi gibi olanaklar bulunuyor. Hostel içerisinde ücretsiz İnternet hizmeti mevcut. Ortak kullanımlı bir mutfak alanı, banyo ve WC bulunuyor. Ayrıca herkes için özel kilitlenebilir dolaplar da mevcut. Hostel gayet temizdi. Kaldığım süre boyunca memnun kalmıştım.
Şehre geliş ve hostele yerleştikten sonra saat 17:30 olmuştu. Hava henüz aydınlık. Ancak kapalı! Neyse ki yağmur yağmıyor. Biraz dinlendikten sonra saat 18:00’de biraz şehir merkezini dolaşmak istedim. Normalde İşkodra’yı yarın tam gün gezip bitireceğim. Ardından zaten yolculuk başkent Tiran’a olacak.
Günlük sırt çantama fotoğraf makinemi, su, elma, not defterimi de alarak çıktım dışarı. 1 saat kadar şehir merkezini dolaştım.
Şehir merkezi Demokrasi Meydanı (Sheshi Demokracia) olarak geçiyor. İşkodra gezinizde odak noktanız burası olsun. Kaybolmaya zaten kalbolmazsınız da olur da yolu karıştırırsanız bir vatandaşa Demokrasi Meydanı’nı sorarsanız size tarif eder ve tekrar meydana gelirsiniz.
İşkodra’da bu kısa zamanı meydan çevresinde dolaşarak geçiriyorum. Demokrasi Meydanı geniş bir alan. Döner kavşaklı, araç trafiğine açık, çevresi iş merkezlerine ev sahipliği yapan yüksek katlı binalardan oluşuyor. Meydanın çevresi Rozafa Otel, Ebubekir Camii ve İşkodra Katedrali’nden oluşuyor. Ayrıca Ebubekir Camii bitişiğinden geçen şehrin en işlek caddesi Kole Idromeno Caddesi de yine burada.
İşkodra gezilecek yerler tamamıyla birbirine yakın ve yürüme mesafesinde. Yalnızca Rozafa Kalesi şehir merkezine 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Meydan çevresinde ve Kole Idromeno Caddesi boyunca dolaşarak biraz merkezde vakit geçirdim. Daha sonra tekrar hostele geçtim.
Dünya Kupası organizasyonu yapılırken çıktığım Balkanlar seyahatimde aslında hiçbir maçı da kaçırmadım desem yeridir. Hostelin bahçesinde mini bir bar var. İçecekler, barbekü, oturmak için iki masa-sandalyeler ve mini bir televizyon vardı. Televizyonda ise günün maçı gösteriliyordu. Oturdum ve maçı takip ettim. Diğer gezgin konuklarla tanışıp sohbet ettim ve daha sonra güzel bir duş aldıktan sonra saati gece 22:30 yapmıştım. Biraz yol yorgunluğu ve biraz da erken yatıp güzel bir uyku çekeyim düşüncesi ile erkenden yatağa girdim ve 23:00’de deliksiz bir uykuya daldım.
Güzel bir uyku sonrası ertesi gün sabah 08:00’de İşkodra’da yeni güne uyanıyordum. İlk iş kahvaltı yapmak olacaktı. Kahvaltı edebilmem için herhangi bir malzemem yoktu. Mutfağa girdim ve diğer konuklar kahvaltılarını yapıyorlardı. Sağ olsunlar kendi malzemelerinden kullanabileceğimi söylediler ve kendime iki yumurta kırıp, biraz da domates ve salatalık doğradıktan sonra güzel bir kahvaltı yaptım. Hosteller bu bakımdan çok iyi. İnsanlar birbirleriyle hemen her şeyini paylaşabiliyorlar. İletişim halindesin ve sosyalleşiyorsun. Yeni kültürler öğreniyor, dilini bu gibi yerlerde daha da geliştirebiliyorsun.
Kahvaltı sonrası ikramda bulunan arkadaşlara teşekkür ederek İşkodra gezim için hazırlığa başladım. Günlük gezilerimde kullandığım küçük sırt çantamı hazırladım. İçerisinde ihtiyacım olan eşyaları koydum. Daha sonra güzel de bir duş aldıktan sonra artık İşkodra’yı gezmeye hazırdım.
Saat 09:00’da hostelden çıkış yaparak kendimi İşkodra sokaklarına bıraktım. Yukarıda da yazdığım gibi hostel, şehir merkezine yani Demokrasi Meydanı’na beş dakikalık yürüme mesafesinde. Gezilecek yerler de meydanın çevresinde toplanmış durumda.
İşkodra gezime ilk olarak şehrin deyim yerindeyse kalbi olan Demokrasi Meydanı’ndan başlıyorum.
Ayrıca Okuyun: Podgorica Gezilecek Yerler
İşkodra şehri tarih boyunca birkaç kez farklı imparatorlukların himayesine geçmiş zengin bir yer. İlk önce Romalılar (M.Ö. 168), sonra Sırplar (1040), Venedikliler (1396) ve son olarak Osmanlılar (1479). Bu nedenle burada tarihi ve kültürel açıdan pek çok zenginlik görebilmek mümkün. Öne çıkanlar ise elbette Katolik ve Müslüman insanların ve ibadethanelerin bir arada olması ve insanların bir arada yaşıyor olması.
Etnografik açıdan da günlük yaşamda farklılıkları görebilmek mümkün. Tüm bu zenginliği yerinde görmek için İşkodra şehrine mutlaka gelmeli ve en azından 2 gün buraları gezmeniz gerekir. Nitekim ben de bu heyecanla rotamı İşkodra’ya çevirmiş ve bu zenginliği yerinde görmek istemiştim. Şimdi gelin birlikte İşkodra’yı gezelim. Neler var hep birlikte bir göz atalım…
İşkodra Gezilecek Yerler
Demokrasi Meydanı (Sheshi Demokracia)
Burası şehrin ana merkezi. Geniş bir meydan. Ancak araç trafiğine açık bir alandan oluşuyor. Meydana bağlanan dört ana yol var. Kuzey yolu İşkodra Tarih Müzesi’ne giderken, batı yönü ise Rozafa Kalesi’ne gidiyor. Meydanın doğu kısmında ise Ebubekir Camii var. Zaten meydandan görünüyor. Yine aynı şekilde doğu kısmında Ebubekir Camii önünden şehrin en işlek caddelerinden biri olan Kole Idromeno Caddesi geçiyor.
Meydanda İşkodra TV binası, çeşitli yerel bankalar, iş merkezleri ve bir ana taksi durağı yer alıyor. Tiran’a giden otobüsler de yine buradan hareket ediyor.
Ebubekir Camii
İşkodra şehir merkezinde yer alan cami Osmanlı mimari tarzında inşa edilmiş kentin ana ve en büyük ibadet yeridir. İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’den sonraki ilk halife Ebu Bekir’e ithafen yapılmış.
16. yüzyıl camilerinden esinlenerek inşa edilen cami Komünist dönemde yıkılan eski, tarihi bir cami üzerine inşa edilmiş.
Kole Idromeno Caddesi
Şehrin en işlek caddesi. Güzel, rengarenk evler, rahat bir atmosfer, çok sayıda kafe ve restorana ev sahipliği yapıyor. Ayrıca ev yapımı bal, nakış işlemeli geleneksel elişleri satan butik tezgahlar yer alıyor. Yaz ayları yabancı turistlerin de gelmesiyle burası bir hayli kalabalık oluyor. Restoranlar tıka basa doluyor. İşkodra’da görülmeye değer her şey bu caddeye yürüme mesafesinde bulunuyor. Akşam vakitleri bu caddede gezmek çok keyifliydi.
Kafe ve restoranların yanı sıra 19. yüzyıldan kalma güzel Osmanlı dönemine ait binalar da yer alıyor. Günün her saatinde, özellikle akşam saatlerinde kafe ve barlarda eğlenen insanları görebilmek mümkün. Yerel halkı gözlemlemek için de ideal bir yer olan Kole Idromeno Caddesi, İşkodra gezilerinde en çok zamanın geçirildiği yer. Nitekim ben de günü sonlandırmadan akşam buraya gelmiş ve çok keyifli vakitler geçirmiştim.
Aziz Stephen Katolik Katedrali
İşkodra Katedrali olarak da bilinen Aziz Stephen Katolik Katedrali, Arnavutluk’un en büyük Katolik katedrallerinden biri. Komünist rejim sırasında bir spor merkezi olarak kullanılıyormuş.
1991 yılından sonra ise katedrale çevrilerek ibadete açılmış. Kilise kulesi 1968 yılında yıkılmış ve 1999 yılında yeniden inşa edilmiş. Burası aslında çok değerli bir tarihi yapı. 13. yüzyıldan kalma İşkodra’da kalan tek bina.
Ortaçağ döneminde kentin koruyucusu Aziz Stephen’a adanarak inşa edilmiş. Çok ince ahşap tavan işçiliği hemen göze çarpıyor. Şehir merkezinde görülmeye değer yerlerden biridir. Girişi ise ücretsizdir.
İşkodra Tarih Müzesi
Geçmişte ulusal kahraman olan Arnavut Oso Kuka’nın evi bugün İşkodra Tarih Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Arnavutluk’un tarihi sürecine konu olan pek çok bilgi, belge ve esere ev sahipliği yapan müze görülmeye değer yerlerden biridir. Müze binasını görünce şaşırabilirsiniz. Şaşırmakta da haklısınız. Çünkü müze binası ahşap tipik bir Osmanlı mimarisine sahip. Yani eski bir Osmanlı yapımı ev.
Müzenin zemin katında, bölgedeki arkeologlar tarafından gün yüzüne çıkartılan küçük bir sergi salonu var. Ayrıca yerel sanatçıların resimlerini içeren bir oda, üst katta ise bir Osmanlı evinin tipik iç tasarımları ve bölgedeki bazı geleneksel kostümleri içeren yer bulunmakta. Müzeye giriş ücretsiz! Bölgenin etnografik ve tarihi zenginliklerini görmek için burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Rozafa Kalesi
Rozafa Kalesi, şehir merkezine yani Demokrasi Meydanı’na 10 dakika sürüş, 30 dakika ise yürüyüş mesafesinde bulunuyor. Fakat bu yürüyüş süresinin 15 dakikası kaleye tırmanışla geçiyor. Yani anlayacağınız kale şehir merkezine pek uzak sayılmaz. Ben de yürüyerek gitmiştim. Hem böylece yol üzerinde farklı yerler görebilirsiniz. Bence yürümelisiniz de. Çünkü sağlı ve sollu güzel yeşil park alanları ve birkaç camiyi de görebilmek mümkün.
Yolunuz İşkodra’dan geçiyor ve şehri gezmeye vaktiniz yoksa bile en azından Rozafa Kalesi’ni mutlaka görmeye çalışın. Belki de şehrin görülmeye değer en güzel yeri. Bir kere muhteşem bir manzarası var. Sabah erken saatlerde gelebilir veya akşam saati güneşin batışını mükemmel manzaralar eşliğinde buradan seyredebilirsiniz. Buna Nehri ve İşkodra şehri ayaklarınız altında. Yemyeşil bir vadi ve Buna Nehri’nin masmavi suları kaleye çıkmak için başlı başına bir neden.
Kale, yüksek bir tepe üzerine kurulmuş. Geniş ve sur duvarları ile çevrili. Yer altı geçitleri, eski kalıntılar, surlar ve Balshaj Kulesi adında bir kule yapısı yer alıyor. Ayrıca 14. yüzyıldan kalma birkaç sarnıç da bulunuyor.
Kaleye girişte harabe bir yapı göreceksiniz. Orası 14. yüzyıldan kalma Aziz Stephen Katedrali. Yapıya bitişik yarım bir minare de gösteriyor ki katedralden camiye çevrilmiş olan Fatih Sultan Mehmet Camii. Caminin az ilerisinde eski Osmanlı hapishanesi ve Dilaver Paşa Evi bulunuyor.
Kalenin sunduğu manzara inanılmaz derecede güzel. Bir tarafta Buna Nehri, diğer tarafta Drina Nehri. Kaleye giriş 200 Leke (2 EUR). Kaleyi gezdikten sonra tekrar inişe geçebilir ve Drina Nehri’nin geçtiği düşük bir alanda yer alan Kurşunlu Camii’ni gezebilirsiniz. Burası da Osmanlı döneminden kalan tek cami olma özelliğini taşıyor.
Rozafa Kalesi’ni de gezdikten sonra tekrar şehir merkezine doğru yürümeye başladım. O esnada genç bir Arnavut motosikleti ile gidiyordu. Durması için el attım ancak alıp almamakla kararsız kalınca beni geçti. Sonra birkaç metre sonra durdu ve arkasına baktı. Gel diyerek el işareti yaptı. Bir koşu yanına gidip konuşmaya çalıştım ancak ne o Türkçe veya İngilizce biliyordu ne de ben Arnavutça. Hem ne önemi var ki? Gönül dili denen bir şey var değil mi? 🙂 Atladım motosiklete ve sağ olsun beni Demokrasi Meydanı’na kadar getirdi. Böylece yarım saatlik yürüyüşten de kurtulmuş oldum. Kendisine teşekkür ederek motosikletten indim ve soluğu İşkodra’da kaldığım Home Hostel’de aldım.
Saat akşam üzeri 17:00 civarı. Sabah saat 09:00’dan beri dışarıdayım ve şehri geziyorum. İşkodra gezilecek yerler de zaten yukarıda yazdıklarımdan ibaret. Hostelde biraz dinlendikten sonra tekrar kendimi dışarıya atıyorum. Akşam yemeği için bir şeyler yemem gerekli.
Balkanlar’a gelince mutlaka cevapcici yemeli! Gerçi geride bıraktığım şehirlerin hemen hepsinde bir cevapcici yedim fakat İşkodra’da da gözüm o güzel parmak köfteleri arar oldu. Yerel bir lokanta ararken gözüme bir anıt takıldı. Bir de ne göreyim? Osmanlı komutanı Hasan Rıza Paşa anıtı!
Hasan Rıza Paşa Anıtı
Anıt üzerinde yazan açıklamayı aynen aktarıyorum: Arnavutlar ve Arnavutluk, İşkodra’daki ordularımızın komutanı kahraman ve sadık asker eski toprak savaşçı Hasan Rıza Paşa’yı saygı ile anar.
Etkilenmedim değil. Tüylerim diken diken olmuş, yutkunmuş ve gözlerim dolmuştu. Biraz hüzün, çokça gurur duymuştum.
Anıttan ayrılarak az ileride bir lokanta görüyorum. Yerel insanların da yemeklerini yediği bir yer. Burada kendime bir cevapcici söylüyorum ve yanına jogurt (ayran). Tam kıvamında olan köftelerle karnımı bir güzel doyurduktan sonra lokantadan ayrılıp tekrar Demokrasi Meydanı’na gidiyorum. Burada pek fazla durmuyorum ve tekrar hostele geçiyorum. Saat 18:00 civarı. Dünya Kupası maçları oynanıyor. Biraz dinlenir ve maç izlerim düşüncesi ile hostelde takılıyorum. Maçı seyrediyor, diğer gezginlerle sohbet ediyorum.
Hava hafiften kararmak üzere ve İşkodra’nın yaz akşamlarını deneyimlemek için şehrin en işlek caddesi olan Kole Idromeno Caddesi’ne doğru gitmek için hostelden ayrılıyorum.
Kole Idromeno Caddesi gündüz olduğu gibi akşam vakitleri de bir hayli kalabalık ve renkli. Her mekandan bir müzik sesleri, dışarıya atılan masa ve sandalyelerde yemeklerini yiyen turistler ve yürüyüş yapanlar. Yaz akşamları eğlenmek, bir şeyler içmek ve yerel eğlence hayatını deneyimlemek isterseniz mutlaka Kole Idromeno Caddesi’ne gelmelisiniz.
Burada geçireceğiniz vaktin her saniyesi bence çok değerli. Yerel insanları gözlemleyebilir, geleneksel lezzetleri tadabileceğiniz restoranlara gelebilir, bir şeyler içip ortamın keyfini çıkarabilirsiniz.
İşkodra gezi notlarıma son vermeden önce dikkatimi çeken güzel bir şeyi de size aktarmak istiyorum. 1 ay süren Balkanlar seyahatimin henüz 20. gününde ve 4. ülkesi Arnavutluk’tayım. Arnavutluk’a İşkodra şehrine gelerek giriş yaptım. Şehre geldiğim andan ayrılacağım güne kadar dikkatimi çeken en önemli şey ise burada insanların bisiklet kullanması.
İnanın yolda arabadan çok bisiklet vardı. Burada yediden yetmişe kadınlı erkekli hemen herkes bisiklet sürücüsü. Üstelik Demokrasi Meydanı’na çıkan tüm yol kenarlarında uzun ve bakımlı bisiklet yolları vardı. Şehrin tüm yol kenarlarında bisikletleri park edip kilitleyebilecekleri demirlikler de vardı. Bir bisiklet kullanıcısı olarak bu durum benim çok ama çok hoşuma gitmişti. İşkodra tam anlamıyla bir bisikletliler şehri.
Gece geç saatlere kadar Kole Idromeno Caddesi’nde vakit geçirdikten sonra gece yarısı saat 01:00 civarı hostele geldim. Güzel bir duşun üzerine direkt kafayı vurup yattım. Sabah kalktığımda önce güzel bir duş ve sonra doyurucu bir kahvaltı ettim. Saat 09:00 civarı hostelden ayrılarak Demokrasi Meydanı’na geldim. Başkent Tiran’a giden otobüsler buradan kalkıyor…
İşkodra gezisi hakkında sormak istediklerinizi aşağıda yer alan yorum kısmından yazarak iletebilirsiniz.
***
Balkan ülkelerine yönelik seyahat danışmanlığı hizmeti sunmaktayım. Size özel olarak hazırlayacağım gezi planları ve önerileriyle, Balkanlar gezinizi birlikte planlayabiliriz. Gezilecek yerlerden yeme içmeye, konaklamadan ulaşıma kadar güvenilir tavsiyelerimle, Balkanlar gezinizin her anını en iyi şekilde değerlendirmenize yardımcı olabilirim. Daha fazla bilgi için tıklayın.