Yazı İçeriği
İstanbul bölgesi futbol il hakemi arkadaşım Onur ile bir antrenman günü koşarken birden motosiklet ile İznik gezisi fikri kafamızda belirdi. Bu fikri 15 Eylül’de gerçekleştirmek üzere karar kıldık ve gerekli hazırlıklar, gezilecek yerler ve yapılacak şeyler hakkında bir liste yaptıktan sonra yola koyulduk.
İznik Gezi Notları
Çekmeköy üzerinden Eskihisar-Topçular arabalı feribota geliyoruz. Sabah çok erken saatte yola çıktığımız için kahvaltı edememiştik. Feribot içerisinde bir kaç poğaça ve çay alarak açlığımızı yatıştırıyoruz.
40 dakikalık deniz üzeri yolculuğumuz sonrası feribottan inerek yeşil kent sınırları içerisinde yol alıyoruz. Saat sabah dokuz suları İznik yol ayrımı tabelasını görüyor ve kalan 40 km’lik yol ayrımına girerek hızımızı düşürüyoruz. Zira, zeytin bahçeleri ve köy yaşamını sindire sindire İznik’e varmak istiyoruz. Yer yer sağlı sollu zeytin ağaçları, lahana tarlaları, arı kovanları, otlayan atlar ve tarlalarda yöre halkını görüyor buradaki yaşamı gözlemleyerek ilerliyoruz. Buralar gerçekten yemyeşil. Tertemiz doğası ve sakin bir yer olması fazlasıyla cezbedici.
Şehir merkezine 10 km mesafemiz kala İznik Gölü’nü görüyoruz. Göl üzerinde ve göl kenarında balık tutanları görüyoruz, uzaktan göldeki balıkçılara sesimizi bir şekilde duyurarak rastgele deyip el sallıyoruz. İznik’e pek bir mesafemiz kalmadı.. Sölöz beldesinde seyir halindeyken bir yapı dikkatimizi çekiyor.
İznik’e gelmek üzereyken kısa bir tırmanış yapıyoruz. Rakım yükseldikçe gölün ihtişamlı manzarası daha da bir güzel oluyordu. İznik’e 5 km mesafemiz kaldı. Kahvaltımızı ilçe merkezinde yapmayı düşünüyorduk fakat yol üzerinde göle nazır yöre halkının da oturduğu bir çay bahçesi görünce direksiyonu o yöne doğru çeviriyoruz. Yine birkaç poğaça ve açma alarak çaylarımızla birlikte gölün tatlı esintisi eşliğinde karınlarımızı doyuruyoruz. Açma ve poğaçalar tamamen ev yapımı çok güzel ve bir o kadar da ucuzdu.
Kahvaltı sonrası kalan 5 km mesafemizi de alarak İznik’e ulaşıyoruz. İlk olarak rotamızı Kızgızlar Türbesi’ne çeviriyoruz.
İznik Gezilecek Yerler
Kırgızlar Türbesi
Kırgızlar Türbesi, 11. yüzyılın sonunda İznik’in fethine ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin merkezinin kurulmasına katkı sağlayan Kırgızların hürmetine Sultan Orhan Gazi tarafından yaptırılmış.
Türbeyi dolaştıktan sonra İznik Kalesi’ni ziyaret ediyoruz.
İznik Kalesi
İznik Kalesi, Roma İmparatorluğu döneminden kalmadır. M.S. 310 yılında Filip’in oğlu Antignius tarafından yapımına başlanmış. 330 yılında düşman saldırılarına engel olan kale Bizans döneminde önemli onarımlar geçirmiştir.
Yapıldığında yaklaşık 3000 metre olan kale çevresi, onarımdan sonra yaklaşık 4500 metre olmuş. Surların yüksekliği ise yaklaşık 10-13 metre civarlarındadır.
İstanbul ve Trabzon‘da aynı isimle mevcut örnekleri bulunan Ayasofya Müzesi’ni (cami) ziyaret ediyoruz. Gerçekten burası tarihe tam anlamı ile tanıklık etmekte.
Ayasofya Müzesi
İznik’in yerleşim yeri olarak kullanılmaya başlandığı zamanlarda ibadet mekanı olarak inşa edildiği tahmin edilen bu yapı Romalılar döneminde de ibadethane olarak kullanılmış. 6. yüzyılda eski ibadethane kalıntıları üzerine kilise yapılmış, XI. yüzyılda depremden sonra mimarisinde önemli değişiklik yapılarak nefler, payeler ve bunların arasına yerleştirilen sütunlarla ayrılmış. Orhan Gazi tarafından 1331 yılında İznik’in fethinin arkasından camiye çevrilmiş ve Orhan Gazi Vakfı’na tescil edilmiştir. Ayasofya (Orhan) Camii, XVI. yüzyılda bir yangın geçirdikten sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520-1566) emriyle, Mimar Sinan tarafından büyük ölçüde mimarisi de değiştirilerek tamir edilmiş. Yeniden yapıldığında güney tarafa sağ (üstü kubbeli örtülü yer) köşesine mihrap yerleştirilmiş içerideki kemerler ve bunların dayandığı sütunlar kaldırılarak geniş açıklıklı büyük kemerler yapılmış böylece namaz saflarının mihrabı görebilmesi sağlanmıştır. Mabedin kuzeybatı köşesine bitişik güzel bir minare eklenmiştir. Esas mihrabın malakari kabartma bir süslemeye sahip olduğu çok az kalan izlerden anlaşılmakta.
1920 yılında Yunanlılar tarafından yakılıp yıkılarak harap edilmiş olan Ayasofya (Orhan) Camii, 2007 yılında Vakıflar bölge müdürlüğünce yapılan tadilat çalışmalarında üstü kapatılmış ve yıkık vaziyetteki minaresi de tamir edilmiştir. Vakıflar genel müdürlüğünce Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsisi edilen cami 6 Kasım 2011 tarihinde Kurban Bayramının ilk günü bayram namazında yeniden ibadete açılmış olup, beş vakit namaz kılınmaktadır. Biz de öğle namazımızı cemaat ile Ayasofya Camii’nde kılıp daha sonra rotamızı İznik Müzesi’ne çeviriyoruz fakat tadilat dolayısıyla müzenin kapalı olduğunu görüyoruz.
Nilüfer Hatun İmareti
Nilüfer Hatun İmareti, 1388 yılında Sultan 1. Murad tarafından annesi Nilüfer hatun adına yaptırılmış. İmaret her gün yoksullara yemek dağıtan bir hayır kurumu işlevi görmekteydi. İmaret işlevini 19. yüz yıl sonlarına kadar sürdürdüğü sanılmaktadır. 1965 yılında onarım görmüş müze olarak işleve açılmıştır. Yapı 14. yüz yılın en güzel Osmanlı mimarisinin örneklerindendir. Osmanlı mimarisinde ters T planı ilk kez bu yapıda görülür. Sütun ve payelerin taşıdığı kubbeli bir galeri, kubbe ve tonos kemerlerinin örttüğü bir ana yan mekanlardan oluşan yapı Bizans’a özgü olan duvar işçiliği ile dikkat çeker. Müzede sergilenen eserler, İznik ve çevresinden toplanan ve bölgede her yıl düzenli olarak sürdürülen bilimsel kazılardan bulunan eserlerden oluşmaktadır.
Müze tadilatı sonrası hemen yanında bulunan Şeyh Kudbuddin Camii ziyaretinde bulunuyoruz.
Şeyh Kudbuddin Camii
XV. yüzyılın önemli alim ve Sufi’lerindendir. Ekberiye Mektebi’nin baş mümessili Molla Fenari’nin en mümtaz talebeleri arasına girmiş ve ondan dini ve akli ilimleri tahsil etmiştir. Önemli eserleri arasında ilk Türkçe ilmihal çalışması yer almaktadır. 1418 tarihinde İznik’te vefat etmiştir. Şeyh Kudbuddin’in ve oğlu Kudbuddinzade Ahmet İzniki’nin kabri de cami de özel bir odada bulunmaktadır.
İsmi şerifleri Muhammed bin Muhammed’dir. “Kudbuddin İzniki” diye şöhret bulmuştur. Hanefi mezhebi fıkıh alimi ve tasavvuf büyüklerindendir. Sultan Yıldırım Bayezid devrimi alimi ve evliyanın büyüklerindendir. Şakayıki Numaniye ve Aşıkpaşazade tarihlerinin kaydına göre doğum yeri İznik olup, doğum tarihi hakkında belli bir bilgi mevcut değildir. Kudbuddiz İzniki çok düzenli bir tahsil görmüş; tefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi din ilimlerini o bölgedeki üstat ve hocalardan almış ve zamanın fen ilimlerini bilhassa Mevlana Hasan Paşa’dan okuyarak tamamlamıştır. Timurlenk Anadolu’ya geldiği vakit huzuruna çıkarak “Sen nefsini (insanlığını) öldürmüş şeytan sıfatıyla ortaya çıkarak iftihar eden ve müminlere zulmeden birisin, alameti hayır değildir!” diyerek nasihatte bulunmuştur.
Kudbuddin İzniki bir sohbetinde buyurdu ki; Allah-u Tealaya (c.c) hamd olsun ki bize evliyayı ve alimleri sevmeyi nasip etti. Peygamberlerin üstününe selam olsun ki O, Resullerin İmamı ve hem de sonuncusudur. O, Muhammed Mustafa’dır ki (sav) dünyada ümidimiz O’nadır. ahirette O’ndan şefaat umarız. O’nun yüksek mertebede olan Ehl-i Beytine ve Eshab’ına selam olsun, onlara uyanlar hidayet üzeredirler.”
Yine buyurdu ki; “Eğer bir kişi bütün yer ehli kadar ibadet etse ve bütün gök ehli kadar taat etse imanı ehl-i sünnete uygun değilse kabul ederiz.”
Kudbuddin İzniki’nin yanında medfun bulunan oğlu Kutbuddinzade Ahmet ile ilgili bir kısım bilgiler ne yazık ki bazı kaynaklarda babasına ait bilgilerle karıştırılmıştır. Kutbuddinzade İzniki Hazretleri’nin kabri üzerinde yazılı olan Hicri (821) Miladi (1418) yılında dünyadan intikal etmiş ve oğlu Kudbuddinzade Ahmet İzniki ise Hicri (885) Miladi (1480) de intikal etmiştir. Baba ve oğul bir çok kıymetli eser yazmışlar, İslam’a büyük hizmetlerde bulunmuşlardır.
Yeşil Camii
Candarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından 1378-1390 yılları arasında yaptırılmış. Bu cami İznik kentinin en görkemli eserlerinden biridir. Caminin içi dışı mermerler ile kaplıdır. Pencere çevreleri profille süslemelidir. Mihrapta zengin bir taş işçiliğini görebilirsiniz. Yeşil Cami’nin mimarı Hacı Bin Musa’dır.
Süleymanpaşa Medresesi
Burayı Diyarbakır‘da bulunan Hasanpaşa Hanı’na benzettim. İznik’i kültür merkezi yapan medreselerden sadece bir tanesi olup, Rumeli Fatihi olarak bilinen Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Şah tarafından 1332 yılında yaptırılmış. Burası bilinen en eski Osmanlı medresesidir. Aynı zamanda avlulu medreselerin de ilk örneği. Binada 11 hücre, 1 dershane ve bunları örten 19 kubbe bulunuyor. Medrese açık avlulu ve U planlıdır.
Medrese, İznik yerel gündem 21 koordinasyonu ile UNDP-IULAEMME, İznik Belediyesi ve Eczacıbaşı Holding katkılarıyla onarılarak İznik geleneksel çini sanatını yeniden kazandırmak amacıyla İznik’in Çiniciler Çarşısı olarak kent turizminin hizmetine sunulmuş. Medresede çini ve seramik üretimi yapan on sanat atölyesi bulunmakta. Bu atölyelerde geleneksel tarzda İznik çinileri ve seramikleri üretilip satılıyor.
II. Murad (Hacı) Hamamı
II. Murad Hamamı olarak da bilinen Meydan Hamamı 15. yüzyılda inşa edilmiş. Doğu ve batı doğrultusunda uzanan hamam güneyde erkekler ve kuzeyde kadınlar kısmından oluşur. Kadınlar kısmı, doğuda kare planlı, soğukluk, batıda sıcaklık, tuvalet ve eş boyutlu kare planlı iki halvet mekanlarından oluşur. Erkekler kısmı, doğuda kare planlı soğukluk, batıda ılıklık, tuvalet ve dört eyvanlı sıcaklık mekanlarından oluşur. Kadınlar ve erkekler kısmının batı cephesine bitişik kuzey ve güney yönünde dikdörtgen planlı bir su deposu vardır.
Çini Fırınları
Çevredeki sondajlar değerlendirilerek 1984 yılında düzenli kazıya dönüştürülen bu alanda 4. yüzyıldan kalma bir yapı kalıntısı ile 15. ve 17. yüzyılları arasında çalışmış olduğu tespit edilen Osmanlı dönemi Türk çini seramik atölyeleri ve fırınları açığa çıkarılmakta. Buluntular İznik Müzesi’nde sergileniyor. Kazılar, Kültür Bakanlığı adına İstanbul Üniversitesi tarafından yürütülmekte.
Dikilitaş Obelisk
Beştaş, Nişantaşı adlarıyla da bilinen anıt Roma dönemi M.S. 1. yüzyıl eseridir. Üzerindeki Yunanca kitabede “C. Cassius Asclepiodotus’un oğlu 83 yıl yaşadı.” yazıyor. Kare kaide üzerine üst üste konulmuş üçgen prizma ve beş taştan oluşuyor. Çift başlı kartal arması olan altıncı taş, günümüze kadar ulaşamamış.
Sabah kahvaltısı sonrası başlayan İznik gezimizi saat 165:00 itibariyle sonlandırıyoruz. Karnımız da epey acıkmıştı. İznik’e gelmişken Köfteci Yusuf’a uğrayıp birer porsiyon köfte yiyor ve karnımızı doyuruyoruz.
Saat 17:00’de İznik gezimizi sonlandırıp İstanbul’a dönmek üzere yola çıkıyoruz.
Arsalar pahalı ve ilçe merkezi çekilmez bir hal almış vaziyette. Yamaçlarda ki göl manzaralı arsalar satıldı veya fahiş fiyat isteniyor. Resmi tatil ve dini bayramlarda adım atacak yer yok. Başka bir alternatif seçin. Burası da bozulan otantik mekanlar sınıfına girdi. 🙂
Ne kadar üzücü! 🙁 Umarım şehirleşme olmaz ve o kırsal kesimin ruhu orada hep durur. İznik çok beğendiğim bir yer olmuştu. Sessiz ve sakindi. Göl kenarında tek tük araçlar ve zeytin tarlaları. Tekrar İznik’e geleceğim. Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Şehirleşme adına doğaya zarar vermemek dileğiyle…
İstanbullu biri olarak oraya yerleşsem alışabilir miyim? En nezih yeri neresi sizce?
Merhaba Filiz Hanım,
Herkes İstanbul’dan kaçma planları yapıyor. 🙂 İznik güzel bir yer. Hem İstanbul’a da pek fazla uzak değil. İznik’i gezdiğimde gördüm ki göl kenarı, ilçe merkezinin biraz dışında yerler gayet güzel, kafa dinleyebileceğiniz sakin yerler.