Yazı İçeriği
- Lefkoşa Gezilecek Yerler
- Selimiye Camii (St. Sophia Katedrali)
- Bedesten (St. Nicholas Kilisesi)
- Büyük Han
- Girne Kapısı
- Lefkoşa Surları
- Mevlevi Tekkesi
- Venedik Sütunu
- Taş Eserler Müzesi
- Arabahmet Mahallesi
- Arasta Çarşısı
- Ermeni Kilisesi
- Kumarcılar Hanı
- Bandabulya Çarşısı
- Sultan Mahmut Kütüphanesi
- St. Catherine Katedrali (Haydarpaşa Camii)
- Ayluka Kilisesi
- Saçaklı Ev
- Lüzinyan Evi
- Derviş Paşa Konağı
- Turunçlu Camii
- İplik Pazarı Camii
- Sarayönü Camii
- Barbarlık Müzesi
Lefkoşa, Kuzey Kıbrıs‘ın başkenti ve tarihi dokusu, kültürel mirası ve canlı atmosferiyle turistik cazibe merkezidir. Kuzey Kıbrıs’ın en büyük şehri olan Lefkoşa, tarihi dokusunu koruyarak modern şehircilik anlayışını benimsemiştir. Şehrin tarihi merkezi, muhteşem tarihi yapıları ve sokaklarıyla ziyaretçileri kendine çekiyor. Lefkoşa’da gezilecek pek çok yer var; tarihi müzeler, kiliseler, camiler, katedraller, kaleler, hanlar ve pazarlar gibi tarihi mekanlarla dolu.
Bu yazımda sizlere, Lefkoşa’da mutlaka görülmesi gereken yerleri tanıtacağım ve bu güzel şehrin tarihi, kültürel ve turistik özellikleri hakkında bilgiler vereceğim.
Lefkoşa Gezilecek Yerler
Selimiye Camii (St. Sophia Katedrali)
St. Sophia Katedrali, Kuzey Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa’da bulunan tarihi bir yapıdır. Katedral, Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş ve o dönemdeki adı Ayia Sophia Kilisesi’ydi. Kilise, 14. yüzyılın ortalarında Gotik tarzda yeniden inşa edilmiş ve 1570 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından camiye dönüştürülmüştür.
Katedral, Gotik tarzındaki mimarisi ve freskleri ile ziyaretçileri etkileyen bir yapıdır. İç mekanda yer alan freskler, Bizans ve Gotik tarzının özelliklerini bir arada taşır. Katedralin önemli özelliklerinden biri de içinde bulunduğu bölgedeki diğer tarihi yapılarla birlikte bir anıt alanı oluşturmasıdır. Bu bölgede bulunan diğer tarihi yapılar arasında Lüzinyan Kraliyet Sarayı, Bedesten ve Büyük Han bulunur.
Bugün, St. Sophia Katedrali, turistler tarafından ziyaret edilen önemli bir turistik yerdir. Katedralin bulunduğu bölgede birçok restoran, kafe ve hediyelik eşya dükkanı bulunur. Lefkoşa’da gezilecek yerler listesinde önemli bir yere sahip olan St. Sophia Katedrali, tarihi dokusu ve mimarisiyle ziyaretçileri kendine çekmektedir.
Katedral, Kıbrıs’taki en büyük ve en görkemli ibadethane ve önemli bir Gotik mimari yapı olarak kabul ediliyor. 1209 yılında yapımına başlanmış ve 1326 tarihinde kutsanarak ibadete açılmış. Osmanlının Lefkoşa’yı fethettiği 1570 tarihinde kullanılamayacak durumda olduğundan dolayı restore edilmiş ve içine mihrap, minber ve kürsü eklenmek suretiyle Ayasofya adıyla camiye çevrilmiştir.
Bedesten (St. Nicholas Kilisesi)
Şehrin merkezinde yer alan Bedesten, buranın tarihini yansıtan en önemli yapılarından biridir.
Bedesten, Selimiye Meydanı’nda bulunuyor ve tam olarak Selimiye Camii ile Bandabulya arasında yer almakta. Bedesten, aslında 6. yüzyılda bir kilise olarak inşa edilmiş. Sonraki yıllarda, Lüzinyanlılar ve Venedikliler tarafından genişletilmiş ve yeniden inşa edilmiş. Osmanlı döneminde ise kapalı bir pazar yeri olarak kullanılmış.
Bedesten’in mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki diğer bedestenlerden farklıdır ve Fransız Rönesans’ı, Venedikliler ve İspanyol tarzı unsurlar barındırır. Haç biçiminde bir yapıya sahip olan Bedesten’in Gotik tarzındaki yüksek tavanları nefi bulunmaktadır. Güney tarafında bulunan ikinci nef ise binanın en eski bölümüdür ve Bizans kilisesinden kalıntılara sahiptir. Kuzeydeki nefin dış kısmı, binanın en abartılı süslemeleri ve taş işçiliğini sergiliyor.
Bedesten, Lefkoşa’daki en yoğun ve en önemli pazar yeriydi ve zamanla tekstil ürünleri de dahil olmak üzere neredeyse tüm ürünlerin satıldığı bir pazar haline gelmiştir. Ancak bugün, Bedesten, çok kültürlü bir yer ve sergi alanı olarak kullanılmakta.
Lefkoşa’da gezilecek yerler arasında önemli bir yere sahip olan Bedesten, şehrin tarihini anlamak ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler için ideal bir yerdir.
Büyük Han
Büyük Han, Osmanlı döneminden kalma tarihi bir han yapıdır. Büyük Han, Lefkoşa’nın tarihi bölgesinde yer almaktadır ve 1572 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından inşa edilmiştir.
Büyük Han, Osmanlı döneminde ticaret yapan tüccarlar, zanaatkârlar ve yolcular için konaklama yerleri sunan bir yapı olarak hizmet veriyormuş. İç avlusu ve 68 odaya sahip olan Büyük Han, şimdi birçok sanatçı ve el sanatları ustalarının çalışma ve sergi alanı olarak kullanılmakta.
Büyük Han’ın mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun geleneksel han tarzını yansıtıyor. Kare şeklindeki binanın içinde, ortada bir avlu bulunur ve avlu etrafında bulunan odaları tüccarlar ve ziyaretçiler kiralarlardı. Büyük Han, zengin süslemeleri, kemerli geçitleri ve mozaiklerle dekore edilmiş duvarları ile dikkat çekmektedir.
Büyük Han, Kıbrıs’ın en önemli tarihi yapılarından ve Lefkoşa’nın en popüler turistik yerlerinden biridir. Günümüzde, Büyük Han, restorasyon çalışmaları sonucunda turistlerin ziyaret edebileceği, sergilerin ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği bir yer olarak hizmet vermektedir.
Girne Kapısı
Girne Kapısı, Kuzey Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa’ya girişi sağlayan üç kapıdan biridir. Şehir, bin yıldan fazla süredir duvarlarla çevriliydi ve Venedikliler, Osmanlı İmparatorluğu’nun saldırısı tehdidiyle karşı karşıya kaldığında, Rönesans döneminde şehrin etrafını geniş surlarla yeniden çevirdiler.
Venedik surlarında üç kapı bulunuyordu: Mağusa Kapısı doğuda, Baf Kapısı batıda ve kentin en eski giriş noktası olan kemerli Girne Kapısı. Kapı, 1562 yılında İtalyan yerel valisi mühendis Francesco Barbaro tarafından yapılmış ve aslanlı Aziz Mark arması ile süslenmiştir.
Osmanlı zaferlerinden sonra, Girne Kapısının kuzey duvarına Kur’an-ı Kerim’den Allah’ın “Kapıları Açan” ayetini yazdılar ve kapı sabah ezanıyla açılıp akşam ezanıyla kapatılıyordu. 1821 yılında Osmanlılar kapıyı onararak, muhafız kulübesi olarak kubbeli bir oda inşa ettiler ve adını “Edirne Kapısı” olarak değiştirdiler. Kapının güney duvarına Sultan İkinci Mahmut’un tuğrasını mermer üzerinde gösteren monogram yerleştirildi.
Girne Kapısı yıllar boyunca mükemmel şekilde bakıldı ve bugün Lefkoşa’nın en ilgi çekici ve iyi korunan tarihi anıtları arasındadır. Kapının her iki tarafındaki yol, 1931 yılında İngilizler tarafından yapılmıştır ve bugün de eski Lefkoşa surlarına giren ana girişlerden biridir. Böylece Girne Kapısı, ilk yapıldığı tarihten bu yana önemini korumaya devam etmektedir.
Lefkoşa Surları
Kuzey Kıbrıs’ın tarihi ve kültürel mirası arasında yer alan eski şehir surları, adanın tarihi boyunca yaşadığı çatışmaların ve farklı egemenliklerin izlerini taşıyor. Özellikle Rönesans döneminde Venedikliler tarafından inşa edilen ve Osmanlı İmparatorluğu’nun tehdidi altında kalan Kıbrıs’ta, surların güçlendirilmesi büyük önem taşıyordu.
Mağusa ve Lefkoşa’daki surlar, İtalyan askeri mühendislerin tasarımıyla beş kilometre çapında, on bir adet beşgen şeklinde kale ve üç kapıdan oluşuyordu. Surların yapımında kullanılan malzemeler, sadece savunma amaçlı değil, aynı zamanda kentin görüntüsünü de etkileyerek Rönesans döneminin ideal kenti haline gelmesini sağladı.
Ancak, tüm bu takviye çalışmalarına rağmen, Venedikliler surları tamamlamadan Osmanlı kuvvetlerine teslim oldu. Bunun sonucunda surlar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İngiliz dönemine kadar değişmeden kaldı. Günümüzde ise surlar, Doğu Akdeniz’de en iyi korunan Rönesans eserleri arasında yer alıyor.
Kuzey Kıbrıs’ın eski şehir surları, tarihin izlerini taşımasının yanı sıra turistlerin ilgisini çeken bir yer olarak da öne çıkıyor. Surların büyük bir restorasyon çalışmasından geçerek korunması, ziyaretçilerin tarihin tozlu sayfalarına yolculuk yapmalarına ve bu tarihi yapıların güzelliğini keşfetmelerine imkan sağlıyor.
Mevlevi Tekkesi
Mevlevi Tekkesi, Kıbrıs’ın Osmanlı döneminden kalan tarihi yapılarından biridir. Tekke, 17. yüzyılda inşa edilmiş ve Mevlevi tarikatının önemli bir merkezi haline gelmiştir.
Tekkenin en dikkat çekici özellikleri arasında, büyük bir avluya açılan bahçe ve bahçenin ortasındaki semahane bulunmaktadır. Semahane, Mevlevi tarikatının geleneksel dönmeleri için kullanılmaktadır. Ayrıca tekkenin içinde ziyaretçilerin gezebileceği diğer odalar da bulunmaktadır. Bu odalar arasında dergah, mutfak, yemek salonu ve yatak odaları bulunmaktadır.
Mevlevi Tekkesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı fethetmesinin ardından inşa edilmiş ve 20. yüzyılın başlarına kadar Mevlevi dervişlerinin önemli bir merkezi olarak kullanılmıştır. Ancak, 20. yüzyılın başlarında, Kıbrıs’ın İngiliz sömürgesi haline gelmesiyle birlikte tekke kapatılmış ve bir süreliğine kullanılmamıştır.
Daha sonra, Kıbrıs Türk halkı tarafından restore edilen Mevlevi Tekkesi, turistlerin ziyaret edebileceği bir müze haline getirilmiştir. Tekke, Kıbrıs’ta kültürel bir simge olarak kabul edilmekte ve Kıbrıs’ın tarihi ve kültürel zenginliğine katkıda bulunmaktadır.
Venedik Sütunu
Venedikliler tarafından 1550 yılında inşa edilen Venedik Sütunu, Kıbrıs’ın tarihini yansıtan önemli bir anıttır. Bu sütun, Lefkoşa’daki Sarayönü Meydanı’nda yer alıyor ve şehirdeki en ünlü ve en iyi korunmuş tarihi anıtlardan biridir.
Sütun, Venedik Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’ı fethetmesini kutlamak için inşa edilmiş. Sütun, kırmızı kum taşı bloklarından yapılmış ve yaklaşık 9 metre yüksekliğindedir. Üst kısmında, Venedik Cumhuriyeti’nin aslan sembolü ve onun altında, bir yazıt yer alır. Bu yazıt, Venedikli yetkililerin Kıbrıs’ı fethetmesinin ardından bölgeyi yönetmek için atadığı ilk vali Marcantonio Bragadin’in ismini anar.
Venedik Sütunu, Lefkoşa’da görülebilecek diğer tarihi anıtlarla birlikte şehrin tarihi dokusunu korumak için yapılan çalışmaların bir parçasıdır. Bu anıt, Kıbrıs’ın tarihindeki önemli olayları hatırlatması ve Venedik Cumhuriyeti’nin adanın tarihindeki rolünü yansıtması açısından önemlidir. Aynı zamanda, turistlerin ilgisini çeken bir simgedir ve Kuzey Kıbrıs’ın zengin tarihini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için önemli bir durak noktasıdır.
Venedik Sütunu, Lefkoşa’nın tarihi dokusuna ve Kıbrıs’ın tarihine ilişkin önemli bir anıt olduğu için, Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret edenler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.
Taş Eserler Müzesi
Lefkoşa’da, Selimiye Camisi’nin doğusunda yer alan müze binası 15’inci yüzyılın ortalarında, Venedik stilinde taştan iki katlı olarak inşa edilmiş. Tarihi yapı, ilk olarak St. Sophia Katedrali’nin avlusunda bulunan bir konaklama yeri olarak kullanılmış.
İngiliz Sömürge İdaresi döneminde, Kıbrıs eski anıtlar müdürü George Everett Jeffrey tarafından denetim altında tutulan yapı, Orta Çağ’dan kalma birçok taş eser ve parçanın yanı sıra nişan, lahit ve sütunlara ev sahipliği yapmaktadır.
Müzenin dikkat çekici eserleri arasında, Haçlı seferlerine katılan Beyrut eski Lord’u John of Ibelin’in uzak neslinden Dampierre Ailesine ait lahit, 13. yüzyıl Kıbrıs Mareşali Adam de Gaures of Antioch’un mezar taşı ve Venediklilerin sembolü Evanjelist Markos’un mermerden yapılmış aslanı yer almaktadır.
Müzenin ana girişinin tam karşı cephesinde yer alan zarif şekilde oyulmuş anıtsal Gotik pencere, 15. yüzyılda yapılan katedrallerde sıkça görülen bir özelliktir. Bu pencere, 1901 yılında Lüzinyan Sarayı yıkılırken Britanyalılar tarafından alınmış. Günümüze kadar kalan tek parça da bu pencere olarak biliniyor.
Arabahmet Mahallesi
Arabahmet, Lefkoşa’nın tarihi bir mahallesidir ve ismini Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı ele geçirirken komutanlık yapan Arap Ahmed Paşa’dan almaktadır. Mahalle, surların içinde yer alıyor.
Arabahmet, tarihi bir mahalle olmasının yanı sıra, Arap Ahmet Paşa Camii ve Hala Sultan İlkokulu gibi önemli yapıları içeriyor. Cami, Lefkoşa’nın en eski Osmanlı camilerinden biridir ve 1571 yılında inşa edilmiştir. Hala Sultan İlkokulu ise 1885 yılında açılmış ve Lefkoşa’da faaliyet gösteren en eski okuldur.
Arabahmet ayrıca, tarihi evleri ve dar sokaklarıyla da ünlüdür. Bu evler, Osmanlı dönemine ait mimari özellikleri yansıtıyır ve turistlerin ilgisini fazlasıyla çekiyor. Mahalledeki sokaklar ise, Lefkoşa’nın diğer tarihi mahalleleri gibi yürüyüş aktiviteleri için popüler bir yerdir.
Lefkoşa’nın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası olan Arabahmet, Osmanlı dönemine ait camileri, tarihi evleri ve dar sokakları ziyaret etmek için tercih edilebilir.
Arasta Çarşısı
El yapımı hediyelik eşya, takılar ve geleneksel Kıbrıs ürünlerini satın alabileceğiniz Lefkoşa’nın tarihi Arasta Çarşısı, adanın turistik cazibe merkezlerinden biridir. Çarşı, Lefkoşa’nın tarihi surlarının güneydoğu kesiminde yer alıyor.
Arasta, Osmanlı döneminde ticaret yapmak için kullanılan sokaklardan biridir. Bu sokaklarda yer alan dükkânlar, geleneksel Kıbrıs ürünleri ve el işi eşyaları satardı.
Bugün, Arasta Çarşısı, zanaatkarların işlerini sergilediği, geleneksel el yapımı hediyelik eşyalar, takılar, deri işleri, seramikler, cam ürünleri, dokuma ürünleri, Kıbrıs şarapları, baharatlar ve diğer yerel ürünleri satın alabileceğiniz bir yerdir.
Çarşıda ayrıca birkaç restoran, kafe ve pastane de bulunmaktadır. Bu yerlerde, Kıbrıs mutfağından lezzetli yemekler, tatlılar ve içecekler sunulmaktadır. Arasta Çarşısı’nda alışveriş yaparken, tarihi surların güzel manzarasının da tadını çıkarabilirsiniz.
Ermeni Kilisesi
Ermeni Kilisesi, Kıbrıs’taki en eski kiliselerden biridir. Lefkoşa’da, Sur İçi olarak bilinen tarihi bölgede yer alan kilise, 1300’lü yıllarda inşa edilmiş. Kilise, Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye, 1800’lü yıllarda tekrar Ermeni Kilisesi’ne dönüştürülmüş.
Ermeni Kilisesi’nin mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun etkilerini yansıtır. Kilisenin içi oldukça mütevazi bir şekilde dekore edilmiştir. Kilisenin önünde bulunan avluda, bahçede sıralanan mezar taşları gibi eserlerin yer aldığı bir mezarlık bulunmaktadır.
Ermeni Kilisesi’nin en ilginç özelliklerinden biri, kilisenin çan kulesidir. Kilisenin çan kulesi oldukça büyük ve dikkat çekicidir.
Bugün Ermeni Kilisesi, kilise ayinleri ve özel etkinlikler için hala kullanılmaktadır. Kilise, ziyaretçilerin Lefkoşa’da tarihi yapıları ve farklı dinlere ait kültürel mirası keşfetmeleri için mutlaka görülmeye değer bir yerdir.
Kumarcılar Hanı
Kumarcılar Hanı, Lefkoşa’nın tarihi bölgesinde yer alan turistik bir mekandır. Han, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılmıştır ve zamanında ticaret, konaklama ve eğlence amacıyla kullanılmıştır. Hanın adı, burada kumar oynayan tüccarlardan geliyormuş.
Günümüzde, Kumarcılar Hanı, restore edilmiş bir turistik mekandır ve Lefkoşa’daki en popüler yerlerden biridir. İçinde hediyelik eşya dükkanları, geleneksel el sanatları ve yerel ürünler satan mağazalar, kafeler ve restoranlar bulunur. Ayrıca hanın içinde, Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait bir çeşme ve avluya bakan güzel bir cami de vardır.
Han, tarihi binaları sevenler ve geleneksel el sanatlarına ilgi duyanlar için mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir.
Bandabulya Çarşısı
Lefkoşa’nın tarihi Bandabulya Çarşısı, şehrin en eski pazarlarından biridir ve tarihi dokusuyla yerli halk ve turistler tarafından sevilen bir yerdir. 1930’ların sonunda inşa edilen pazar, 1960’larda genişletilmiş ve modernize edilmiştir. Şimdi ise, yerel ve uluslararası ürünlerin satıldığı bir alışveriş merkezidir.
Pazarda, taze meyve, sebze, balık, et, baharatlar, tatlılar, kıyafetler ve hediyelik eşyalar gibi birçok şey satılmaktadır. Pazarın ortasında, yerel halkın sosyalleştiği bir kahve dükkanı bulunmaktadır. Burada oturabilir, bir fincan kahve içebilir ve insanları izleyebilirsiniz.
Bandabulya Çarşısı’nın özellikle cumartesi günleri kalabalık olduğu biliniyor. Pazarın dışında, çevresindeki sokaklarda da küçük dükkânlar ve kafeler bulunmakta. Bu dükkânlar, turistlere yönelik hediyelik eşya, el yapımı takılar, yerel sanat eserleri ve daha pek çok şey sunmaktadır.
Bandabulya Çarşısı, Lefkoşa’nın tarihi merkezinde yer alıyor ve Lefkoşa Kalesi, Büyük Han ve diğer turistik yerlere yürüme mesafesindedir. Pazar, yerli halkın yanı sıra turistlerin de ilgisini çeken canlı bir yer. Burada alışveriş yapabilir, yerel kültürü deneyimleyebilir ve güzel bir gün geçirebilirsiniz.
Sultan Mahmut Kütüphanesi
Tabiatı ve kültürel zenginlikleri ile tanınan Kıbrıs adasının başkenti Lefkoşa, tarihi ve kültürel açıdan zengin bir mirasa sahip. Bu mirasın önemli bir parçası da Sultan Mahmut Kütüphanesi’dir.
Kütüphane, Sultan Mahmut tarafından 19. yüzyılda kurulmuştur. Kütüphane, zamanla büyümüş ve önemli bir koleksiyon haline gelmiştir. Günümüzde, Kıbrıs Türk kültürü ve edebiyatı hakkında birçok önemli esere ev sahipliği yapmaktadır.
Kütüphane, Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden biridir. Yapımında kullanılan malzemeler arasında kiremit, taş ve tuğla bulunur. İki katlı bir yapı olan kütüphanenin üst katı, kitaplar için ayrılmıştır. Alt kat ise, çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmak için kullanılmaktadır.
Kütüphanenin içinde yer alan eserler arasında, Kıbrıs’ın tarihi, edebiyatı ve kültürüne ilişkin önemli kitaplar, Kıbrıs Türk müziği ve şiirine dair eserler, tarihi haritalar ve arşiv belgeleri yer almaktadır. Kütüphanenin en önemli özelliklerinden biri de el yazması eserlere sahip olmasıdır. Bunlar arasında, Divan-ı Hafız, Divan-ı Sultan Veled ve Mevlana’nın Mesnevisi gibi önemli eserler yer alır.
Kütüphane, sadece Kıbrıs Türk kültürüne değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel mirasa meraklı herkes için de bir zenginlik kaynağıdır. Lefkoşa’nın tarihi dokusuna katkıda bulunan bu önemli yapı, ziyaret edilmeye değer yerler arasındadır.
St. Catherine Katedrali (Haydarpaşa Camii)
Lefkoşa’nın tarihi yapılarından biri olan St. Catherine Kilisesi, Kıbrıs’ın en zarif Gotik binalarından biri olarak kabul edilir. 14. yüzyılda inşa edilen kilise, zamanla Osmanlıların adayı ele geçirmesiyle camiye dönüştürülmüştür.
Kilisenin mimarisi oldukça dikkat çekicidir. Ayakları yukarı doğru daralan yapıya, uzun ve dar Gotik pencereler yerleştirilmiştir. Pencerelerin üst kısımları, alçıdan geometrik desenlerle süslenmiştir.
Kilisenin üç girişi bulunuyor. Güneydeki Gotik stilde yapılmış kapı, incelikli taş işçiliği ve üzerindeki Lüzinyan armalarının kabartmalarıyla göz kamaştırırken, batıdaki kapı gül ve ejderha motifleriyle süslenmiştir. Kuzey girişi daha sadedir ve çıplak bir kadın figürü ve ejderha türü kabartmalarla bezelidir.
Kilise içinde bir koro yeri, eşyaların saklandığı bir oda, hazine ve küçük bir vaftiz havuzu yer alır. Bu tarihi yapı, günümüzde Haydar Paşa Camii olarak hizmet vermektedir.
Tarihçi Sir Harry Luke tarafından Kıbrıs’ın en mükemmel Gotik binası olarak tanımlanan St. Catherine Kilisesi’nin mimarisi ve zengin tarihi dokusuyla Lefkoşa’yı ziyaret edenlerin ilgisini çekmektedir.
Ayluka Kilisesi
Lefkoşa’nın Ayluka (Ayyıldız) mahallesinde yer alan Ayluka Kilisesi, tarihi ve kültürel bir yapı olarak Lefkoşa’da görübilecek yerlerden biridir. Kilisenin yapım tarihi, üzerinde yer alan yazıta göre 1758 yılına dayanmakta ve dönemin Başpiskoposu Filatheos tarafından yapılmış. Ancak bazı kaynaklarda kilisenin daha eski bir tarihte var olduğu ve 1758 yılında genişletildiği belirtiliyor.
Kilisenin ilk yapıldığı dönemlerde tek nef, dört adet çapraz tonoz ve güneyde bir revaktan oluşmaktaydı. Daha sonraki yıllarda yapılan yenileme çalışmaları sırasında, kiliseye kuzeydeki koridor ve iki sütun eklenmiş. Günümüzde, kilise Gotik üslupta iki giriş kapısına sahiptir.
Kilise, Başpiskopos Hrisanthos tarafından 1780 yılında yaptırılmış ahşap bir ikonostasis ile dikkat çekiyor. Geçmişte “istisnai derecede” bir ikon koleksiyonuna sahip olan kilisenin ikonları, güvenlik nedenleriyle Başpiskoposluğa taşınmış. Daha sonra ise III. Makarios Vakfı tarafından açılan Bizans Müzesi’nin ana sergisini oluşturmuştur.
1985-1986 yıllarında Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ile Halk Sanatları Derneği’nin (HAS-DER) işbirliğiyle restore edilmiştir. Restorasyon sırasında kilise avlusuna bir toplantı salonu inşa edilmiş ve kilise bu toplantı salonu ile birlikte HAS-DER lokali olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bugün, Ayluka Kilisesi tarihi dokusunu koruyarak, HAS-DER tarafından düzenlenen kültürel etkinlikler ve sergiler ile ziyaretçilere kapılarını açmaktadır. Kilisenin tarihi geçmişi ve mimarisi, Kıbrıs adasının kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Saçaklı Ev
Lefkoşa’nın tarihi Selimiye semtinde bulunan Saçaklı Ev, şehrin önemli tarihi konaklarından biridir. İki katlı yapı, Selimiye Camii’nin güneydoğusunda konumlanmıştır ve adını, sokağa çıkıntılı köşk odasını destekleyen geniş saçaklarından almaktadır.
Kare şeklindeki iç avluyla çevrili olan bina L planına sahiptir. Birinci kat, tipik Lüzinyan mimarisini yansıtırken, üst kat ise Osmanlı mimari tarzındadır. Binanın inşa tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, Orta Çağ’a ait olduğu düşünülmektedir. Osmanlı döneminde, Orta Çağ’dan kalma kalıntılar üzerine inşa edilerek ev olarak kullanılmış. Binanın giriş kapısının üzerinde yer alan yazıttan anlaşıldığı üzere, 1932 yılında restore edilmiş.
Saçaklı Ev’in en dikkat çekici özelliklerinden biri, Bağdadi tekniği ile yapılmış olan çok pencereli köşk odasıdır. Binanın yapımında kullanılan ana malzemeler kesme taş ve kerpiçtendir. Ancak zaman içinde, büyük odalar daha küçük olanlara bölünmüş ve cadde boyunca duvarlarında kapılar açılarak mağazalara dönüştürülmüştür.
1994-1996 yılları arasında restore edilen binaya sonradan yapılan eklemeler kaldırılarak sanat galerisi ve kültürel faaliyetler merkezi olarak kullanılmış. 23 Aralık 1996 tarihinde ise Saçaklı Ev Kültür ve Sanat Merkezi olarak açılışı yapılmış.
Bugün Saçaklı Ev, Lefkoşa’nın tarihi mirasını koruyan ve kültür-sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan önemli bir yapıdır. Bu tarihi konağı ziyaret ederek geçmişin izlerini takip edebilir ve kültürel etkinliklerle dolu bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Lüzinyan Evi
Lefkoşa, tarihi yapıları ve eski sokakları ile ünlüdür. Bu yapılar arasında yer alan Lüzinyan Evi, Kuzey Lefkoşa’nın en tarihi sokaklarından biri olan Yenicami Sokak’ta yer alıyor. İki katlı konak, Gotik mimari ve Osmanlı mimarisinin bir karışımını yansıtan yapıdır.
Lüzinyan Evi, 15. yüzyılda Latin asilleri için bir konut olarak inşa edilmiş. Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fethinden sonra, köşk olarak değiştirilen yapıya bir cumba eklenmiş. Binanın tarihi, geçmişi kadar ilginç. İlk sahipleri olan Latin asilleri, Lüzinyan mimarisi ve Gotik detaylarıyla yapıyı büyüleyici bir şekilde tasarlamışlar. Sonrasında ise Osmanlı döneminde konak olarak kullanılmış ve cumbası eklenmiştir.
1958 yılına kadar Classen ailesi tarafından kullanılan bina, daha sonra Kıbrıs hükümetine devredilmiş. Ancak, ev bölünmüş ve mülteciler tarafından kullanılmıştır. 1980’li yıllarda Türk makamları tarafından boşaltılan ev, uzun bir süre boş kalmış. 1995 yılında, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından tadilat ve onarım çalışmaları başlatılmış ve Aralık 1997’de müze ve kültür merkezi olarak açılmıştır.
Lüzinyan Evi, sadece geçmişe yolculuk için değil, aynı zamanda geleneksel dokuma sanatının canlandırılması ve farklı sosyal aktiviteler için de bir merkezdir. Evde düzenlenen etkinlikler arasında, geleneksel Kıbrıs yemekleri sunan bir kafe de yer almaktadır. Ayrıca, evin güzel bir bahçesi de bulunmaktadır.
2013 yılında, Lüzinyan Evi başka bir tadilat geçirdi. Bu tadilat sayesinde, daha modern ve işlevsel hale geldi. Konak, Lefkoşa’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Geçmişin izlerini taşıyan bu tarihi yapı, ziyaretçileri büyüleyen bir atmosfer sunmaktadır.
Derviş Paşa Konağı
Kıbrıs’ın tarihi dokusunu yansıtan Lefkoşa’daki Arap Ahmet Mahallesi’nde bulunan bu iki katlı konak, 19. yüzyılda inşa edilmiş. Konak, iki giriş kapısı ile dikkat çekerken, esas giriş kapısı üzerinde hicri 1219 (miladi 1807) tarihi yazmaktadır.
Alt katı taştan, üst katı ise kerpiçten yapılmış olan konak, “L” şeklinde planlanmış ve geniş bir iç avluya sahip. Alt kat odaları, avluyu çevreleyen revaklı galerilere açılırken, üst kata ahşap bir merdivenle çıkılıyor ve odalar kapalı bir sofaya açılıyor. Baş odanın süslemeli tavanında miladi 1869 tarihi yazılı.
Konak, 1978-1988 yılları arasında gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarının ardından kütüphane, kültür merkezi veya Eski Eserler ve Müzeler Dairesi olarak düzenlenmesi uygun görülmüş. Bugün bir bölümü baş oda, gelin odası, yatak odası, yemek odası ve tezgah odası olarak düzenlenen konak, bir bölümünde ise günlük yaşantıda kullanılan eşyaları sergilemektedir.
Konak, surların içinde bulunan Arap Ahmet Mahallesi’ndeki diğer tarihi yapılarla birlikte, Kıbrıs’ın zengin kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.
Turunçlu Camii
Lefkoşa’nın tarihi İplik Pazarı bölgesinde yer alan Turunçlu Camii, yakın geçmişe kadar, Lefkoşa’da iş yaparak zenginleşen tüccarlar ve işadamlarının en çok ziyaret ettiği ibadet yeri olarak öne çıkmıştır.
Mevcut camii, küçük bir mescidin yerine inşa edilmiş. L şeklindeki toplanma alanının tavanı tahtadan yapılmış. Kadınlar için ayrılmış olan asma katı, tahtadan yapılmış süslü sütun başlarıyla desteklenmektedir.
Dış cephede, kuzeyde altı adet kemerli ve gittikçe incelen yuvarlak sütunlar, batıda ise dört kemerli gittikçe incelen yuvarlak sütunlar bulunmaktadır. Kapı girişinin üzerinde, daha önce yıkılan caminin ve 1825 yılında yeniden inşa edilmesini sağlayan Kıbrıs Valisi Seyit Mehmet Emin Ağa’ya ait ayrıntılar yer almaktadır.
Turunçlu Camii, tarihi dokusu ve mimarisiyle Lefkoşa’da gezilecek yerler listesinde yer almaktadır.
İplik Pazarı Camii
Eski Lefkoşa’nın İplik Pazarı Sokağı’nda yer alan Duvarlar Şehri’nin gölgesindeki bu küçük camii, Osmanlı döneminde burada bulunan pamuk pazarından ismini almış.
İlk yapılan cami, Kıbrıs’ın son Muhassılı Hacı Ahmet Ağa tarafından 1826 yılında üstlenilmiştir ve bu dönemde “Muhassıl Hacı Ahmet Ağa Camii” olarak anılmıştır. Ancak, cami yaygın olarak “İplik Pazarı Camii” olarak adlandırılmış, çünkü Osmanlı döneminde bölgedeki kumaş pazarından dolayı böyle adlandırılırmış.
Caminin ikinci yapımı ise 1899 yılında gerçekleşmiş ve Evkaf Murahhas heyeti üyelerinden olan hayırsever Muhammed Sadık Bey’in mali desteği ile yapılmıştır. Bu değişiklik, bölgede ibadet edenlerin giderek artan sayısından dolayı gerçekleştirilmiş.
Caminin doğusunda yer alan ve içerden erişilebilen minaresi, ilk yapılan Hacı Ahmet Ağa Camii’nden kalmadır ve Kuzey Kıbrıs’ta kesme taştan yapılma konik tasarımlı örme taş olan iki minareden biridir.
Caminin avlusunda Britanya döneminde inşa edilmiş altıgen bir çeşme yer almaktadır. Avlunun zemini 20. yüzyılda yükseltilmiş olsa da çeşmenin muslukları hala yüzeyde görülebilmektedir.
Cami yanındaki dükkanda yer alan iki mezar taşı, yakın bölgenin bir zamanlar mezarlık olduğunu gösteriyor. Bu küçük cami, Osmanlı dönemi ve Britanya dönemi gibi zengin tarihi hikayeleriyle birlikte, Kıbrıs’ın kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.
Sarayönü Camii
Lefkoşa kentinin tam merkezinde yer alan bir cami. Bu tarihi yapı, eskiden bir Latin kilisesi olarak hizmet veriyormuş ancak daha sonra camiye dönüştürülmüş. 1890’larda oldukça harap bir durumda olan yapı, Ali Paşa tarafından 1902 yılında yeniden inşa edilmiş.
Arap etkisi taşıyan caminin ahşap tavanı oldukça nadide bir eserdir. 1962 yılında, şadırvanın yıkılması sırasında üzerinde Yunanca yazılar olan kapaklı bir mermer lahit ortaya çıkmış. Bu yazılardan ve gövdesindeki haçtan anlaşıldığı üzere, lahit Bizans dönemine aitti.
Bugün ise bu bina Evlendirme Dairesi olarak hizmet vermektedir. Ziyaretçiler, tarihi dokusu korunmuş ve özenle restore edilmiş bu binada hem güzel bir mimariye hayran kalacaklar hem de zamanın ve kültürlerin izlerini süreceklerdir.
Barbarlık Müzesi
Barbarlık Müzesi, 21 Aralık 1963’te gerçekleştirilen Rum katliamlarında hayatını kaybeden Kıbrıslı Türklerin anısını canlı tutmak ve onların yaşamlarının yok edilmesini günümüze taşımaktır.
Barbarlık Müzesi, iç savaşın ilk yıllarında 24 Aralık 1963’te Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı Doktoru Binbaşı Dr. Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet, çocukları Murat ve Kutsi Hakan, ev sahibesi Feride Gudum’un katledildiği ev olarak tarihe geçmiştir.
Müze içerisindeki sayısız kurşun izleri ziyaretçilere o günü yaşayan insanların acısını hissettiriyor. Banyoya girdiğinizde ise camlarla çevrili üç kanlı bornoz, sizi o günün karanlık yüzüyle yüzleştirecektir.
Barbarlık Müzesi, Kıbrıs’ın tarihini ve kültürünü anlamak için önemli bir yerdir. Ziyaretçiler kendilerini burada, yaşanan acı olayların etkisinden kaçamayacakları ve bu trajik zamanları anlayabilecekleri bir atmosferde bulacaklardır.
Ayrıca Okuyun: Lefkoşa Gezi Rehberi
Lefkoşa, Kuzey Kıbrıs’ın başkenti ve en büyük şehirlerinden biri olarak tarihi dokusu ve turistik mekanlarıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Bu yazımda, Lefkoşa’da ziyaret edebileceğiniz en önemli yerleri ele almaya çalıştım ve birlikte şehrin tarihine, kültürüne ve sanatına yakından bakma fırsatı bulduk.
Lefkoşa Kalesi, Selimiye Camii, Büyük Han, Derviş Paşa Konağı, Bandabulya Çarşısı, Mevlevi Tekkesi, Atatürk Kültür Merkezi, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu ve Vakıflar Müzesi gibi yerleri gezerken tarihin derinliklerine yolculuk yaptık. Ayrıca Ledra Sokağı, Laiki Geçidi ve Selimiye Meydanı gibi modern bölgelerde de vakit geçirdik.
Lefkoşa, tarihi ve kültürel dokusunun yanı sıra eğlenceli etkinlikleri ve lezzetli yemekleriyle de ünlüdür. Çeşitli restoranlarda Lefkoşa’nın yerel yemeklerini tadabilir, gece hayatının tadını çıkarabilir ve şehirdeki festivallere katılabilirsiniz.
Dilerseniz Kıbrıs’ta araç kiralama yaparak kendi hızınızda ve kendi konforunuzda Lefkoşa’da tarihi yerleri gezebilir, şehrin etkileyici atmosferine kapılıp kendinizi tarihin akışında kaybedebilirsiniz. Şehrin modern yüzü ise sizi eğlence, alışveriş ve yeme-içme konularında memnun edecektir. Lefkoşa, Kıbrıs’ın tarihini ve kültürünü yakından tanımak isteyenler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.