Kaşan Şehri, İran

İran’a gelen çoğu gezgin, Kaşan’ı TahranİsfahanYezd arasında bir geçiş destinasyonu olarak tercih ediyor. Fakat bana kalırsa Kaşan mutlaka görülmeye değer! Şehrin genel dokusu, görülecek yerleri o kadar güzel ve otantik ki, insana Pers İmparatorluğu dönemindeki İran’ı çok ama çok güzel çiziyor. Etkilenmemek mümkün değil.

Kebir Çölü’nün kıyısındaki bu vaha şehir, muhteşem tarihi yapılarıyla, orijinalini koruyan kent dokusuyla ve Tahran’a göre katbekat uygun günlük yaşam fiyatlarıyla benim favori şehrim. Kaşan, eski kervan yolunun üzerinde olduğundan dolayı ziyaretçilerine çok uygun fiyatlara otantik mekanlarda konaklama imkanı sunuyor. Seramik ve çini işleri, ipek ve yün halıları, gül bahçeleri ve gül suyu ile meşhur bu eski şehrin en güzel zamanı ise gül tarlalarının çiçek açtığı Nisan ayı oluyor.

Kaşan’ın 4 km batısındaki Sialk Höyüğü’nden (Tepe Sialk) çıkan ve İran’daki yerleşik insan hayatının en eski kanıtları olan kalıntılar, bu bölgenin tarihinin prehistorik çağlara kadar uzandığını gösteriyormuş. Şehrin biraz dışında bulunan 7.000 yıllık Sialk Zigguratı’ndan (antik Mezopotamya vadisinde ve İran’da terası bulunan piramitlere benzeyen tapınak kulesi) anlaşıldığı üzere bir şehir olarak Kaşan’ın kuruluşu ise Elam Uygarlığı dönemine denk geliyormuş.

Selçuklu Hükümdarı, Sultan I. Melik Şah 11. yüzyılda Kaşan’ın merkezine bir kale yapılmasını etrafının da surlarla çevrelenmesini emretmiş. Bu kalenin surları bugün bile Kaşan merkezinde görülebiliyor. Selçuklular döneminde (1051-1220) Kaşan, tekstilde, çanak çömlek yapımında ve çinicilikte ünlü hale gelmiş.

Kaşan Şehrinin Görkemli Tarihi

Aynı zamanda burası Safevi Hanedanlığı’nın yazlık bölgesiymiş. Çöle yakın bir vaha gibi olan şehirde özellikle Fin Bahçesi (Bagh-e Fin), zaten bahçeleriyle ünlü İran’daki en güzel bahçelerden biri olarak biliniyormuş. Havuzuyla ve meyve bahçeleriyle bu alan, cennetin Pers kültürü perspektifinden I. Şah Abbas için yaratılmış hali gibiymiş. Şah Abbas Kaşan’a öylesine aşıkmış ki ölünce İsfahan yerine buraya gömülmek istemiş. Tabi burası da Kaçar Hanedanlığı’nın yıkıcı gücünden zamanında nasibini aldığından dolayı bahçedeki Safevi döneminden kalan yapılarda mermer taban ve ağaçların peyzajı dışında orijinal kalan kısım yokmuş.

Her ne kadar 1778’deki depremde Şah Abbas Safevi döneminden kalan neredeyse tüm yapılar yerle bir olmuş olsa da Kaşan günümüzde git gide daha popüler bir turistik destinasyon olmaya başlamıştır. Çünkü burada 18. ve 19. yüzyıllara ait görülmeye değer göz alıcı Kaçar konakları vardır. Bu da tarihte Kaşan’ı gezginlerin gözünde adeta bir çekim merkezi haline getirmiştir.

Tarihi Kaşan Sokakları

Kaşan’ın tarihi çarşısı için İran’ın en iyilerinden diyorlar. Canlı fakat keşmekeş değil. Geleneksel fakat aynı zamanda şaşırtıcı derecede geniş ve modern bir ürün yelpazesine sahip. Özellikle de birkaç saat bile olsa sıcak bir yaz öğlen sonrasını değerlendirmek için ideal. Çarşının çok kubbeli çatısı 19. yüzyıldan kalma ama çarşının kurulduğu alan 800 yıldır Kaşan’ın en işlek ticaret merkezi. Çarşı bitiminde de kervansaraylar, medreseler, camiler, hamamlar ve tarihi konaklar karşımıza çıkıyor. Özellikle 1868 tarihli kervansaray Khan Amin al-Dowleh Timche, Selçuklulardan kalma Sultan Camii (Masjed-e Soltani), 800 yıllık Sultan Mir Ahmed Camii ve mükemmel simetrik dizaynı ile ünlü Ağa Bozorg Camii çarşı bölgesinde görülmesi gereken yerler arasındadır. Kervansarayın girişlerinden birinde bulunan 19. yüzyılda hamam olan fakat şimdilerde işlek bir çay ve nargile mekanı olan Hammam-e Khan akşamüstü keyfi için ideal bir yerdir. Ayrıca birkaç adımlık mesafede şehrin en ünlü pastanelerinden Nabatrie Ghanadilpati var. Burada Kaşan hamur işlerini ve Hindistan cevizli bir kurabiye olan bizdeki coco’ya benzeyen nargili’yi deneyin derim. Çarşı Cumartesi’den Perşembe’ye 9.00-12.00 ve 16.30-20.00 saatleri arasında açık.

Ayrıca Okuyun: Pers İmparatorluğu’nun Başkenti: Persepolis

Kaşan Şehrinin Göz Alıcı Mimari Eserleri

Şehrin surları içinde kalan tarihi bölgede Kaçar döneminin zengin tüccarlarının birbirinden güzel taş konakları bulunuyor. 19. yüzyıldan kalma bu taş yapıların çoğu restore edilerek restoran-otel olarak halka açılmış. İyi ki de açılmış! Hepsi birbirinden otantik bu konaklarda mutlaka bir öğlen yemeği molası verin derim. Özellikle şu an bir otel olarak hizmet veren Ameriha’nın restoranına ve yemeklerine hayran oldum. Üstelik fiyatlar başkent Tahran’a kıyasla daha uygundu. Burası 18. yüzyıl Zend Hanedanlığı döneminde Kaşan valisi ve ülkenin en zengin insanlarından biri olan İbrahim Halil Ameri için yapılmış. Agha Ameri bu zenginliğe, Şah’a silah tedarik ederek ve Tahran-Kirman arasındaki ticaret yollarında güvenliği sağlayarak ulaşmış. Malikane o dönem tamamlandığında İran’daki en büyük konutmuş.

Bir diğer önemli konut da halı tüccarı Tabatabei’in evi. 1880 civarında inşa edilen evin en dikkat çekici özelliği iç içe geçmiş, girift taş rölyefleri, ince sıva işçiliği ve göz alıcı ayna ve vitray detayları. Evin 3 bölümü vardır. Bunlar; aile mensuplarının yaşadığı enderun, davetlerde ve eğlencelerde kullanılan birun ve hizmetliler tarafından kullanılan avlu yani khadame. Söylentiye göre, Borujerdi, kendi gibi bir halı tüccarı olan Tabatabei’in kızıyla evlenmek istemiş. Tabatabei bu evlilik için tek bir şart koşmuş. O da, kızının en az kendisininki kadar güzel bir evde yaşamasıymış. O günden 18 yıl sonra Boroujerdi’nin evi tamamlanmış ve en az gelinin baba evi kadar ihtişamlı olmuş.

Tabatabei Evi, Kaşan

Abbasian evinin sahibi de bir zamanlar zengin bir cam tüccarıymış. Tahmin edersiniz ki bu cam tüccarının evinde pek doğal aynalı ve vitraylı detaylar oldukça dikkat çekiciydi. Evin khadamesi yani avlusu şu an bir restoran ve çay bahçesi olarak aktif bir biçimde değerlendiriliyor.

Kaşan’ın dar sokaklarına girdiğinizde evlerin kapılarında biri kalın ve yuvarlak diğeri uzun ve ince olmak üzere farklı sesler çıkaran iki kapı tokmağı olduğunu fark edeceksiniz. Bu, kapıyı çalanın kadın mı erkek mi olduğunun ev sahibi tarafından anlaşılması içinmiş. Eğer kapıya uzun ve ince tokmakla vurulmuşsa gelenin kadın, kalın ve yuvarlak tokmakla vurulmuşsa erkek olduğu anlaşılıyormuş. Böylece ev halkından kapıyı kadının mı yoksa erkeğin mi açması gerektiği karmaşası da ortadan kalkıyormuş. Evet, aynı uygulamanın Osmanlı dönemi evlerinde de olduğunu hatırladınız değil mi? Bir keresinde Safranbolu ve Mardin’e yaptığım seyahatte kapısında iki ayrı tokmağın olduğu birkaç ev gördüğümü de hatırlıyorum.

Sultan Amir Ahmad Hamamı, Kaşan

Boroujerdi’nin evine birkaç metre uzaklıkta 500 yıllık İran hamam kültürünün en güzel örneklerinden biri olan Hammam-e Sultan Mir Ahmad yani Sultan Amir Ahmad Hamamı vardır. En sonuncu restorasyonda hamamın alçısı 17 kat soyularak süt, yumurta beyazı, soya unu limondan yapılma en alttaki, en orijinal alçıya ulaşılmış. Kulağa adeta bir kek tarifi gibi gelse de bu karışımın çimentodan bile daha dayanıklı olduğu söylenir. Burada mutlaka yapılması gereken şey, hamamın çatısına çıkıp, şehirdeki tüm minareleri ve rüzgar kulelerini görebileceğiniz panoramik manzarayı seyretmek olacaktır.

Kaşan’a bir gezi planlıyorsanız sorularınızı aşağıda bulunan yorum kısmından bana yazabilirsiniz.

4 YORUM YAZILMIŞ

  1. Merhaba,

    “Burada mutlaka yapılması gereken şey, hamamın çatısına çıkıp, şehirdeki tüm minareleri ve rüzgar kulelerini görebileceğiniz panoramik manzarayı seyretmek.” diyorsunuz.. Hamamın çatısına çıkmak her turistin yapabileceği bir eylem mi?

Yazıya ilişkin düşüncelerinizi yazabilir, merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

Yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya giriniz.