Yazı İçeriği
Şehir insanı değilimdir ve genelde seyahatlerim sırasında uzun süreler büyük şehirlerde kalmayı dahi hayal edemem. 2014 yılında, ilk İran seyahatimde, başkent Tahran’a geldiğimde, burada 1 gece bile vakit geçirmekten çekiniyordum. Fakat Tahran’ın gezilecek yerlerini ziyaret edip ardından buradaki yerli bazı insanlarla (bugün hala arkadaşız) güzel zaman geçirdikten sonra bu algım tamamen değişmişti. Tahran düşündüğüm kadar kötü değildi. Bir sonraki İran seyahatimde ise Tahran’da tam 10 gün kalmıştım.
Tahran, ülkenin farklı bölgelerinden göç eden insanların akın etmesi ile yaklaşık 20 milyon insanın bir arada yaşadığı büyük bir şehirdir. Bununla beraber, zaman zaman aşırı hava kirliliği ve meşhur çılgınca trafiğinin yarattığı inanılmaz bir kaotiğe ev sahipliği yapmaktadır. Şehrin kuzeyi üst gelirli insanların yaşadığı bölgedir. Burada binalar daha moderndir. Fakat güneye doğru indiğinizde asıl Tahran’ı görmüş oluyorsunuz. Gelir düzeyi nispeten daha düşük aileler yaşamlarını sürdürüyor. Binaları ise daha donuk ve sarımsı renktedir. Şehrin bu donuk silueti, bölgeyi ziyaret eden yabancı turistlere Ortadoğu mistisizmini iliklerine kadar yaşamalarına neden oluyor.
Tüm bunlara rağmen Tahran’ın sunabileceği pek çok şey vardır. Zira, ülke çapında diğer saraylarla eşleştirilemeyen Avrupa tarzı mimari bir üslupla inşa edilmiş kraliyet saraylarına ev sahipliği yapmaktadır. Bununla birlikte, 800’den fazla bakımlı park alanına sahiptir. Böylesine büyük bir metropol şehir için bu kadar fazla, üstelik bakımlı park sanıyorum sizi de etkileyecektir. Hediyelik eşyalar yerine hala geleneksel eşyalar satan capcanlı çarşılarını da söylemeden geçmeyeyim.
Tahran aynı zamanda ülkenin farklı etnisite gruplarını kucaklayan çok kültürlü bir şehirdir. Sekülerler, muhafazakârlar, liberaller, Kürtler, Türkler, Azerbaycanlılar, Hristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar ve diğer tüm gruplar burada bir arada yaşıyorlar.
Tahran’da görülmeye değer yerlerin listesi ise bir hayli fazla ve kabarıktır. Ancak kalkıp bir gün Tahran’a gelecek olursanız aşağıda yazılı olan görülmeye değer 5 turistik yeri mutlaka görün derim…
Gülistan Sarayı
Kalabalık şehirlerin merkezinde böylesine göz alıcı bir sarayın bulunması imkansız gibi görülebilir, ancak Gülistan Sarayı kesinlikle olağanüstü bir saray olmakla birlikte Tahran’ın kalbi, cazibe merkezi ve deyim yerindeyse atardamarıdır. Saraya girer girmez, şehrin kulak tırmalayıcı ve baş ağrıtan trafiğinin gürültüsü aniden kayboluyor ve yerini avlusunda yer alan havuzun ve çeşmeden akan suyun sesine bırakıyor. Akan yumuşacık suyun sesi insanın adeta ruhunu okşuyor.
Şehrin merkezinde bulunan Gülistan Saray Kompleksi Safevi Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş, ancak sarayın sonradan eklenen uzantıları ve bugünkü son hali Kaçar dönemine dayanıyor. Saray, Kaçar kraliyet ailesinin şaşalı yaşamının bir kanıtıdır aslında. Kraliyet ailesinin yaşadığı bir ev olan kompleks sonradan saray haline dönüştürülmüş. 1979 devrimine kadar ise Pehlevi hanedanının tören amacıyla kullandığı saray bugün yüz binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği bir müze olarak hizmet vermektedir.
Saraya giriş için bilet ücreti değişkenlik gösterebiliyor. Bu nedenle, size net bir rakam söylemem doğru olmaz. Ayrıca sarayın farklı bölümleri için ayrı ayrı para ödemeniz gerektiğini de aklınızdan çıkarmayın. Tüm sarayı gezeceğim derseniz bu size biraz pahalıya mal olabilir. Hatta İranlı olanlar ve İranlı olmayan ziyaretçiler için de bilet ücretinin farklı olduğunu unutmayınız. Sarayın diğer bölümlerine girmek için maalesef ekstra para ödemeniz gerekiyor. En ucuz bilet ile yalnızca sarayın bahçesi ve bazı açık teraslarını gezebiliyorsunuz.
Saray içerisinde Pers mimarilerini diğerlerine oranla benzersiz kılan koleksiyonların bazılarını görebilirsiniz. Karmaşık desenlerle süslü renkli mozaik fayanslar, çarpıcı sıva oymaları, güzel aynalar ve süslü pencereler oldukça göz alıcı. Mutlaka beğenecek ve etkisinde kalacaksınızdır.
Size tavsiyem ise Şah Pehlevi’nin taç giyme töreni için kullandığı ayna ve odasını mutlaka görmenizdir. Odalar aynalarla süslenmiş, duvar ve tavanlar güzelce oyulmuş dekorlara sahip.
Tahran’da en sevdiğim yer Gülistan Sarayı. Şehri her ziyaret ettiğimde, bu güzel saraya giderek hasret gideriyorum. Tahran’a gidecek olursanız, Gülistan Sarayı kesinlikle ziyaret etmeniz gereken bir yer. Tahran’da görülecek diğer yerleri atlayabilirsiniz, ancak bu sarayı görmeden sakın ha döneyim demeyin…
Kapalı Çarşı (Bazar-e Bozorg)
Kapalı Çarşı, Tahran’daki en büyük Pazar yeridir. Gülistan Sarayı’nı ziyaret edenler burayı da eminim pas geçmeyecektir. Sarayın yakınında yer alan kapalı çarşı farklı bölümlere ayrılmış labirent gibi kaybolmaya oldukça müsait bir yer. Çarşı içerisinde altın, halı, giyim vb. farklı ürünlere ait yerel butik dükkanlar ve başlarında güler yüzlü esnaflar bulunuyor. Çarşı, üstteki fotoğrafta da göreceğiniz üzere özellikle öğlen saatlerinde çok kalabalık olabiliyor. Bu nedenle, kalabalıktan kaçınmak için çarşı derinliklerini keşfetmek en iyi yoldur.
Öğlen yemeğini yemek için çarşıdan ayrılmanıza gerek yoktur. Şehrin en iyi restoranlarından bazılarına ev sahipliği yaptığı için Kapalı Çarşı, öğle yemeği yiyebileceğiniz harika bir yerdir!
Ayrıca Okuyun: Milad Kulesi, Tahran
Tochal Kayak Merkezi
Tochal, kayak severler için popüler olan Tahran yakınlarındaki bir dağdır. Şehre en yakın kayak merkezi olan Tochal’a ulaşmak çok kolaydır. Zirveden şehrin güzel manzarasını görebilir ve hava izin verdiği sürece güzel bir piknik deneyimi yaşayabilirsiniz.
Macera arayanlar için yürüyüş parkurları da bulunmakta. Kış dönemi Tahran’a gelmeyi düşünürseniz Tochal’a çıkmanızı tavsiye ederim.
İran Ulusal Müzesi
İran Ulusal Müzesi, kaçırmamanız gereken bir başka müze yeridir. Burası, İran tarihi hakkında, Ahameniş İmparatorluğu ve İslam sonrası döneminde daha fazla bilgi edinebileceğiniz bir müzedir. Bu topraklarda yüzyıllardır güçlü ve gelişen imparatorluk, monarşi ve hükümdarların tanık olduğu hadiseleri öğrenmek şaşırtıcı olsa gerek. Medeniyetlerin birbiri ardına yükselip çöküşüne tanıklık edebilirsiniz. İran, İslam Devrimi öncesinde olduğu kadar görkemli olmayabilir, ancak meselenin gerçek olanı şu ki; bu ulus, kendisine uygulanan yaptırımlar ve medyanın yanlış ve haksız yere tanıtımlarına rağmen hala daha gelişiyor ve misafirperverlikleri ile ön plana çıkıyor. Bize düşen de, bu her açıdan zengin ülkeyi, kültürünü, geleneklerini, insanını, yemeklerini vb. merak edilen her şeyini elimizden geldiğince aktarabilmek, insanımıza entelektüel bakımdan katkıda bulunabilmektir.
Sadabad Sarayı
Sadabat Sarayı, İran’ın son şahının ve ailesinin konut sarayıydı. Kentin kuzey kesiminde, Elbruz dağına bakan saray oldukça modern ve Avrupa mimari tasarımlarından etkilenmiş muhteşem bir yapıdır. Saray kompleksinin avlusunda uzun boylu ağaçlarla dolu güzel bir bahçe yer alıyor. Kompleks içerisinde farklı boyutlarda 20 bina var. Bu binalar ile birlikte 1979 İran İslam Devrimi’nden sonra müzeye dönüştürülmüştür. Müzede Şah ve Şahbanu’nun (Kraliçe) kullandıkları mücevher ve elbise koleksiyonlarını içeren eserler bulunuyor.
Sadabat Sarayı’na gitmek için Tecriş İstasyonu’na giden metroya bineceksiniz. Buradan, sizi saraya götürmek için taksiler var. Paylaşımlı taksilere binerseniz daha az para ödemiş olursunuz.
Tahran’da daha önce bulundunuz mu veya yakın zamanda gitmeyi düşünüyor musunuz? Sizce Tahran’da başka nereleri görmeliyiz ve neden? Aşağıda bulunan yorum kısmına düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
Ocak sonu İran’a uçak bileti aldık. Bütçemiz kısıtlı. Türkçe bilen yerel rehberin günlük hizmet ücreti yaklaşık ne kadar? Ne hizmet sunuyor?