
Mora Yarımadası, baş döndürücü manzaralarıyla ünlü büyüleyici bir yerdir. Buraya bir yolculuk yapmak sıra dışı deneyimleri de beraberinde getirecektir. Yemyeşil ormanları ve karlı tepeleriyle örtülü dağları, efsanelerle dolu nehirleri, göz alıcı küçük gölleri, altın sarısı kumları ve kristal berraklığında sularıyla büyüleyici sahiller, rengarenk taşlar, adacıklar ve gizem yüklü ıssız adalar. İşte bunları hepsi Mora Yarımadası’nda sizleri bekliyor!
Mora’nın bu eşsiz güzellikleri, Laconia’nın dağ köylerinde gezinirken, Deep Mani’deki frenk inciri ağaçlarının çevresinde turlarken, Argolida’nın uçsuz bucaksız zeytin ağaçlarını baştan sona gezerken işte hep bu büyülü deneyime kapı aralıyor.
Mora’nın tarihi ve medeniyeti kültürel bir mirastır. Mora’yı ziyaret edenler tarihin her dönemine ait iyi korunmuş tarihi eserleri ve anıtları keşfedebilirler. Epidauros, Miken ve Olympia’nın yanı sıra Yunanistan’ın en görkemli kalelerini bulabilirsiniz. Nafplio ve Pylos’taki şaşırtıcı ortaçağ hisarları olan Monemvasia ve Mystras’ı da keşfetmeyi unutmayın.

Sayısız Bizans manastırı ve şapeli, antik tapınaklar, Osmanlı camileri, hamamları ve 19. yüzyıla ait sanayi devrimi öncesi anıtlar, Neolitik yerleşim yerleri ve Miken köprüleri ile yan yana sizleri bekliyor.
Mora çevresindeki ünlü müzeler, paha biçilemez bir mirasa sahiptir. Mora Yarımadası tarihin derinliklerine kadar uzanan efsaneleri ve mitolojik öyküleriyle gizemli bir bir dünyadır.
Ayrıca Okuyun: Havada Asılı Manastırlar – Meteora
Kar Üzerinde Çılgınca Koşmak…
Paralio Astros ve plajlarından başlayıp hiç durmadan dümdüz gittiğinizde Aya Andrea’ya ve hemen ardındaki Moustos ve Leonidio sulak alanlarına ulaşırsınız. Burası, fiyortların üzerindeki virajlı yolları, kumsalları, zeytin ağaçları, huzur veren suları ve her yerde görebileceğiniz birbirinden farklı sayfiye evleriyle Mora Yarımadası’nda bulabileceğiniz en güzel destinasyonlardan biridir.
Leonidio’dan Kosmos’a kadar heybetli Dafnon vadisini baştan başa geçebilir, küçük köprüler, devasa kayalıklar ve zengin bitki örtüsüyle bezeli muhteşem manzaraların tadını çıkarabilirsiniz.
117 yılında inşa edilen ve Astros – Tripoli yoluna çok yakın olan Loukou Manastırı, çevresindeki ormanlar ve zeytin ağaçlarıyla Mora Yarımadası’nın en güzel manastırlarından biridir.

Parnon ve Mainalo Arasında Yer Alan…
Kastanitsa belki de Yunanistan’ın en güzel Tsakonia ve Parnon köyüdür! Aya Andrea’dan tırmanmaya başladığınızda, kestane ağaçlarının arasında adeta parıldayan ve eski taş ustalarının hünerlerini ortaya koyan beyaz evleri göreceksiniz. Bu taş evler beyaz kireç harcı ile kaplı ve kül grisi-yeşil renginde arduvaz çatılara sahiptir.
Lepida şelaleleri, kendisi gibi bilinmeyen ve gizemli Platanos köyünün yakınındaki Parnon Dağı’nın özenle korunan miraslarıdır.
Mükemmel korunmuş evleriyle Karytaina Köyü, ailece yapılacak günübirlik geziler için idealdir. Köy, Megalopoli Ovası’na bakan muhteşem manzaralı iki veya üç katlı görkemli ve etkileyici evlere sahiptir. Görkemli malikanelerin yanı sıra ve gümüş kültürüyle de ün yapmış Stemnitsa’ya kadar devam edin. Sonunda, Lousios Nehri’nin ana yerleşim yeri olan Dimitsana’ya varacaksınız.
Mainalo, antik Arcadia kentinin pek çok mitolojik hikayesiyle bezenmiş ve köknar ormanlarıyla ünlü bir Arcadia dağı. Yamaçları, kış mevsiminde buradaki kayak merkezlerinin tadını çıkaran kayak tutkunları arasında oldukça popüler.
Temiz havası ve kolay gezinme imkanlarıyla Vytina, ailece ziyaret edilebilecek huzurlu bir kasaba. Ayrıca, 1846 yılından kalma büyüleyici Aya Trifon Kilisesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Kapsia köyünün yaklaşık 1,5 kilometre kuzeyinde gizemlerle dolu bir mağara keşfedeceksiniz. Bu mağara 1887 yılında ortaya çıkarılmış ve Yunanistan’ın en önemli 10 mağarasından biridir. Neda mezrasından Lykaion’a doğru devam ederken Megapoli ovasındaki enfes manzaranın keyfini çıkaracaksınız. Hidroelektrik barajının sularıyla 1950’lerde oluşturulmuş yapay gölüyle Ladon Nehri kano ve rafting tutkunları için ideal bir nokta.