
Yazı İçeriği
Saraybosna hakkında konuşmaya başladığımda çevremdeki çoğu kişiden hep aynı şeyi duyuyorum: “Bir gece kaldık, yetti zaten.” Oysa bana sorarsanız bu şehir, bir günde gezilip geçilecek bir yer değil. Aksine, sokaklarında biraz kaybolmaya, hikayelerini dinlemeye, tarihini sindirmeye vakit ayırdığında insanın içine işleyen bir yere dönüşüyor Saraybosna.
Elbette hepimizin tatil süresi sınırlı. Uzun uzun kalmak her zaman mümkün olmuyor, biliyorum. Ama eğer Bosna Hersek’in başkentine tam 3 gün (ve 3 gece!) ayırabiliyorsan, sana şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Bu şehir, o üç günü sana dolu dolu yaşatacak pek çok şeye sahiptir.
Yıllar içinde kendim defalarca deneyimledim, bana güvenen arkadaşlarımın rotalarını da aynı şekilde hazırladım. Sonuç hep aynı: “Keşke bir gün daha kalsaydım.” Bu yazıda, Saraybosna’yı üç günde en dolu dolu şekilde yaşamanı sağlayacak bir rota hazırladım. Nereleri görmeli, neler yapmalı, ne yemeli, nerede kahveni içmeli… Hepsi bu yazıda.
Saraybosna’yı Ziyaret Etmek İçin En İyi Zaman
Sana içten bir şey söyleyeyim mi? Saraybosna yılın her zamanı güzel. Dört mevsim, dört defa Saraybosna’yı ziyaret ettim ve artık diyebilirim ki her mevsimin bu şehre kattığı ayrı bir ruh, ayrı bir tat var. Yazın başka güzel, sonbaharda başka… Kışın sokaklar griye bürünse de, ruhu hiç solmuyor.
Eğer benim gibi gezdiğiniz yerleri sindire sindire dolaşmayı seviyorsanız, Saraybosna için en güzel zamanlar Mayıs, Haziran, Eylül ve Ekim ayları. Hava ne çok sıcak ne çok soğuk, turist kalabalığı nispeten az, her şey olması gerektiği gibi… Sokaklarda yürümek keyifli, kafelerde saatlerce oturup Boşnak kahvesi eşliğinde gelen geçeni izlemek bir başka huzurlu.
Tabii başka planların varsa ona göre de şekillendirebiliriz. Mesela kültür ve sanat senin işinse, Saraybosna Film Festivali dönemini kaçırmamalısın. Her yıl Ağustos ayında düzenleniyor ve şehir adeta açık hava sahnesine dönüşüyor. Kalabalık, enerji ve sinema aşkı her yeri sarıyor.
Peki ya kış? Eğer “Ben biraz kar görmek, belki günübirlik kayak da yapmak isterim” diyorsan, Aralık ayı git derim. Noel ışıkları, sıcak şarap kokusu, buz gibi ama romantik bir şehir… Ancak küçük bir not: Kışın Saraybosna biraz gri olabilir. Şehir aynı zamanda Balkanlar’ın en yoğun hava kirliliği olan yerlerinden biri, özellikle de kış aylarında. Dumanı, sisi biraz fazla. Ama bu da şehrin gerçeklerinden biri. Bilerek ve isteyerek gidersen, yine de tadına doyulmaz.
Saraybosna’da 3 Günlük Gezi Rehberi
1. Gün: Saraybosna’nın Turistik Yerleri
Eğer bu rotayı takip edersen, kendini şehri yıllardır tanıyan bir arkadaşınla geziyormuş gibi hissedeceksin – çünkü bu listeye sadece sevdiğim değil, gerçekten kalbimde yer etmiş yerleri ekledim.
Eğer “Ben biraz daha kalmak isterim” dersen de tamam; yazının sonunda senin için bonus önerilerim de olacak.
Sabah Vakti
Saraybosna öyle bir şehir ki, yürüdüğün her sokakta başka bir döneme ışınlanıyorsun. Osmanlı izleriyle süslü çarşılardan Avusturya-Macaristan döneminin mimarisine, 20. yüzyılın dünya tarihini değiştiren bir suikasta kadar… Bu şehir bir açık hava tarih müzesi gibi.
Güne öncelikle bir yürüyüş turuyla başlamanı öneriyorum. Özellikle ilk kez geliyorsan, bu turlar sadece “şurayı gör, burayı fotoğraflayalım” kafasında değil; bir anlatısı var. Olayların bağlamını öğreniyorsun, şehre başka bir gözle bakmaya başlıyorsun.
Ve küçük bir bonus: Bazı turların içinde Bosna kahvesi ritüeli de oluyor. Kahve nasıl hazırlanıyor, nasıl içiliyor, yanında lokum mu verilir, şeker mi batırılır… hepsi anlatılıyor. Ama tura katılmazsan da üzülme, sadece şunu unutma: Buraya kadar gelmişken bir Bosna kahvesi içmeden dönme. Bizim Türk kahvesinden biraz farklıdır. İçinde farkı anlayacaksın.
Öğle Yemeği: Burek mi Cevapi mi?
Önerim şu: Eğer sabahki yürüyüş turu seni Eski Şehir çevresinde bıraktıysa – ki büyük ihtimalle öyle olacak – Buregdzinica Saz’a gidebilirsin. Buradaki Zeljanica (ıspanaklı ve peynirli börek) benim favorim. Yanında ayran ya da ev yapımı yoğurt varsa, tamamdır.
Ama canın biraz daha ‘doyurucu’ bir şey çekiyorsa, o zaman rotayı Zeljo ya da Ferhatovic’e çevir. Buralar Cevapi (Boşnak usulü köfte) için adeta birer mabed. Siparişim net: Petica, yani beş adet köftelik porsiyon, yanında bol kaymak ve doğranmış çiğ soğan. İlk başta kulağa basit geliyor olabilir ama bir lokma al, sonra gel yoruma yaz, konuşalım.
Öğleden Sonra: Şehrin Üstünden Bakmak
O güzelim Cevapi ya da börek sonrası şöyle bir göbeği geriye yaslayıp “Şimdi biraz yürüyelim” deme zamanı! Ve yürümek için öyle sıradan bir park değil, Saraybosna’ya tepeden bakan Trebevic Dağı mutlaka görülmeli.
Şehir merkezinden teleferikle sadece birkaç dakikada çıkabileceğin bu dağ, hem doğayla baş başa kalmak hem de şehri kuşbakışı izlemek için birebir. Teleferiğe binerken arkana yaslan, camdan o manzarayı izle. Yukarı çıktığında göreceksin, şehir altın gibi seriliyor önüne. Sabah gezdiğin o sokaklar, artık birer film seti gibi görünüyor.
Trebević’in en ikonik yerlerinden biriyle tanıştırayım: 1984 Kış Olimpiyatları’ndan kalan terk edilmiş kızak pisti. Evet, bildiğin kayak kızağı değil bu, beton bir pist. Şimdi ise dünyanın dört bir yanından gelen sokak sanatçılarının boyadığı, rengarenk bir açık hava galerisi. Grafitiler muhteşem.
Yürüyüş zorlayıcı değil ama tamamen düz de değil. Eğer dizlerinde problem varsa dikkatli olmanı öneririm. Ama bir buçuk saate yakın süren bu yürüyüş, bence Saraybosna’daki en “farklı” deneyimlerden biri. Hem şehirden kaçıp doğaya karışıyorsun hem de tarihle sanatı bir arada yaşıyorsun. Kameranı şarjlı tut, çünkü her köşe fotoğraf karesi.
Akşam: Nanina Kuhinja
Günü yavaş yavaş kapatırken, sana bir önerim var: Bu akşam yemeğini bir “hissiyat” olarak yaşa. Nanina Kuhinja, Bosna’nın anneanne mutfağıdır.
Nanina, yani “büyükanne”, ismini boşuna almamış. İçeri adım attığında bile o nostaljik dokuyu hissediyorsun. Menülerde klasik Boşnak yemekleri var: Begova çorba (etli, sebzeli yoğun çorba), soğan dolma, klepe (Boşnak mantısı)…
Gece: Alkol Kullanıyorsan – Aperitivo Bar
Aperitivo Bar’da bir kadeh Bosna şarabı ya da güzel bir kokteyl deneyebilirsin. Burası, şehrin sakin ama stil sahibi barlarından biri. Ne aşırı kalabalık ne aşırı turistik.
Eğer yerel lezzetlere açıksan, Bosna’nın şarapları güzeldir. Ben alkol tüketmiyorum fakat içen arkadaşlarım güzel olduğunu söylemişti. Özellikle Blatina ya da Zilavka üzümünden yapılan şaraplar denemeye değermiş.
2. Gün: “Avrupa’nın Kudüs’ü”ne Kültürel Bir Yolculuk
Saraybosna’yı tanımaya başladıkça, bu şehrin sadece güzel sokaklardan ibaret olmadığını fark ediyorsun. Burası gerçek anlamda “Avrupa’nın Kudüs’ü” – farklı dinlerin, kültürlerin ve hikayelerin yüzyıllardır iç içe yaşadığı bir yer. Bugün bu hikayelerin peşinden gideceğiz.
Sabah Vakti
Güne güzel bir kahvaltı ile başlayalım, çünkü bugün hem ruhumuz hem de aklımız bolca beslenecek. Eğer ferah bir atmosferde, kaliteli bir kahve ve kruvasan eşliğinde güne başlamak istersen Mrvica çok tatlı bir durak. Daha sakin, biraz daha “hipster” havasında bir yer arıyorsan Habitus da favorilerim arasında.
Kahvaltının ardından yeniden Eski Şehir’in merkezine dönüyoruz. Ve bu sefer rotamızdaki ilk durak: Vijecnica, yani Saraybosna Belediye Binası.
Bu yapı mimarisiyle değil, yaşadığı hikayelerle de etkileyici. Avusturya-Macaristan mimarisine ait zarif detayların içine serpiştirilmiş doğu motifleri… İçeri girdiğinizde zaman bir anda 19. yüzyıla dönüyor gibi. Ama sadece binaya değil, içerideki sergilere de mutlaka göz atın. Lahey’deki savaş suçları mahkemesi ve Ars Aevi modern sanat koleksiyonu hakkında kalıcı sergiler var.
MiliJacka Boyunca Sessiz Bir Yürüyüş
Belediye binasından çıktıktan sonra, MiliJacka Nehri boyunca yürümeye başlıyoruz. Bu yürüyüş, hem dinginliği hem de araya serpiştirilmiş tarihi yapılarla huzur dolu bir yürüyüş deneyimi sunuyor. Yol üstünde İmparator Camii’ne mutlaka uğrayın. Şehrin en eski camilerinden biri olan bu yapı, sade ama etkileyici bir avluya sahip.
Hemen ardından karşıda bir Fransisken manastırı göreceksin – bir cami ve bir manastırın neredeyse yan yana olması Saraybosna’nın özeti gibi. Dinlerin barış içinde nasıl yan yana var olabildiğini kendi gözlerinle görüyorsun.
Marijin Dvor: Şehrin Avusturya-Macaristan Yüzü
Yürüyüşe devam ettiğinde adım adım Saraybosna’nın bir başka yüzüne, yani Marijin Dvor bölgesine geliyorsun. Bir anda daha düzenli caddeler, Avusturya tarzı binalar, geniş meydanlar… Trg Bosne i Hercegovine yani Bosna Hersek Meydanı’na kadar yürürken o mimarinin sadeliğini ve zarafetini hisset.
Bu bölge, şehrin politik ve modern yüzünü yansıtır. Parlamento binası burada bulunuyor. Fakat bu resmi atmosfer bile Saraybosna’nın mistik ruhunu gölgeleyemiyor.
Yakın Tarih, Acı ama Gerekli: Soykırım Müzesi
Eğer biraz daha derine inmeye hazırsan – duygusal olarak da – İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar ve Soykırım Müzesi’ni ziyaret etmeni mutlaka öneririm. Kolay bir deneyim değil, ama Saraybosna’nın yakın tarihini gerçekten anlamak istiyorsan, burayı ziyaret et. Savaşın bireysel ve toplumsal etkilerini çok çarpıcı şekilde yansıtıyor.
Ziyaretten sonra kendine biraz zaman tanı. Belki bir banka otur, nehir kenarında yürüyüşe devam et ya da sessiz bir kafede kahve iç.
Öğle Yemeği: Pita mı, Şık Tabak mı?
Artık biraz rahatlama ve mideyi mutlu etme zamanı. Eğer ayaküstü bir şeyler atıştırmak istersen, Zigo’da taptaze ve çıtır Pita’ları deneyebilirsin. Peynirli, patatesli ya da ıspanaklı…
Yok, “Ben şöyle oturayım, sakin sakin öğle yemeğimin tadını çıkarayım” diyorsan, o zaman rotanı Apetit’e çevir. Şehrin en kaliteli restoranlarından biri. Şık ama abartısız. Yerel tatları modern dokunuşlarla sunuyorlar. Özellikle öğlen saatlerinde servis çok hızlı ve lezzetler şahane.
Öğleden Sonra: Sokaktaki Hayat
Karnımız doydu, biraz soluklandık… Şimdi Saraybosna’nın daha az bilinen, ama insanın ruhuna dokunan köşelerine gidiyoruz. Burası sadece Osmanlı’dan, Avusturya’dan ibaret değil; bu şehirde yüzyıllardır yaşayan Yahudi topluluğunun da izi var.
Eski Yahudi Mezarlığı
Saraybosna Şehir Merkezi’nden yürüyerek ulaşabileceğiniz eski Yahudi mezarlığı, şehrin en etkileyici manzaralarından birini sunuyor. Bu alan 1960’lardan beri kullanılmıyor; ama her taş, her kabartma adeta bir şeyler fısıldıyor insana. Bazı mezar taşlarında İbranice ve hatta Arapça yazılar göreceksin – bu bile başlı başına Saraybosna’nın ne kadar çok kültürlü bir yer olduğunu anlatmaya yeter.
Mezarlık, Bosna Savaşı sırasında ciddi hasar görmüş ama hala ayakta. Saraybosna’nın geçmişine, acılarına ve hoşgörüsüne yakından bakmak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Vilsonovo Šetalište
Mezarlıktan sonra biraz ferah bir nefes almak istersen, rotanı Vilsonovo Setaliste‘ye çevir. Özellikle saat beşten sonra trafiğe kapatılan bu geniş ve yeşillik içindeki cadde, Saraybosnalıların akşam ritüelidir. Kimisi koşar, kimisi paten kayar, kimisi sadece sevdikleriyle yürür.
Birkaç adım attıktan sonra fark ediyorsun: Bu şehirde insanlar savaşın izlerini taşısa da, yaşamı kutlamaktan asla vazgeçmemişler.
Alternatif Plan: Yemek Turu ile Tarih ve Lezzet
“Bugün kültür bana yetti, biraz da lezzetle iç içe olayım” dersen, harika bir alternatif önerim var: Saraybosna yemek turu. Bu turlar sadece tadım değil, aynı zamanda Bosna mutfağını tanıma fırsatı sunuyor.
En güzel kısmı mı? Tur seni Grbavica mahallesine götürüyor – yani 1990’larda işgal altında kalmış, savaşın tam merkezinde yer almış bir bölgeye. Rehberler burada sadece yemekleri değil, savaşın şehirde bıraktığı izleri de anlatıyor.
Akşam: Saraybosna’yı Tadarken Vedalaşmak
Gün batımına yaklaşırken, Saraybosna’nın tepelerinden birinde, tüm şehri ayaklarının altına seren bir akşam yemeği gibisi yok. İki önerim var, ikisi de birbirinden özel.
- Eğer otantik bir Bosna akşamı yaşamak istiyorsan, Kibe Mahala’da rezervasyon yaptır. Hem geleneksel lezzetler, hem de balkondan izleyebileceğin kartpostal gibi bir manzara seni bekliyor. Özellikle gün batımı saatinde orada olmanı öneririm – hem miden hem ruhun doyar.
- Modern, rafine tatlar arıyorsan, Tavola harika bir alternatif. Yaratıcı sunumları, şık atmosferi ve lezzet dengesiyle Saraybosna’nın modern yüzünü keşfetmiş olursun.
Geceye Tatlı Bir Veda: İçecek ve Sohbet
Yemeğin ardından, günü keyifli bir içkiyle sonlandırmak istersen birkaç önerim var:
- Kawa: Son üç yıldır Saraybosna’nın en şık lounge barlarından biri. Bosna şarapları, iyi bir kokteyl ya da lokal butik biralar… Kawa’da sunum da ambiyans da kusursuz.
- Daha samimi, salaş ve “pub havası” seviyorsan, Vucko. Gençler, sanatçılar, dijital göçebeler burada sosyalleşiyor. Farklı tatları deneyimlemek istersen oradaki bira menüsüne mutlaka göz at.
3. Gün | Doğaya Yolculuk: Lukomir
Şehir sokaklarında dolu dolu geçen iki günün ardından, şimdi biraz yavaşlayalım. Saraybosna’nın merkezinden çıkıp dağlara, sessizliğe, doğanın içinde gidelim. Şahsen, bu ülkeye dair en unutamadığım anlar hep doğanın içinde oldu. Ve eğer Bosna Hersek’te yalnızca tek bir doğa deneyimi yaşayacaksanız, hiç düşünmeden Lukomir köyünü öneririm.
Zamanın Unuttuğu Köy: Lukomir
Bir bakıma zamanda yolculuk. Burası, Avrupa‘nın en derin ikinci kanyonu olan Rakitnica Kanyonu’nun kenarına kurulmuş, 1500 metrenin üzerindeki rakımıyla ülkenin en yüksek yerleşim yeri. Elektrik direkleri, büyük marketler, gürültü yok. Yalnızca doğa ve insan.
Buradaki insanlar yüzyıllardır aynı şekilde yaşıyor: Yazın tarlada çalışıyor, hayvanlarını otlatıyorlar; kış gelince ise aşağıdaki köylere iniyorlar. Kadınların geleneksel kıyafetleri, taş evlerin arkasında duran yünler, keçi çanlarının sesi… Hepsi gerçek.
Bu köye ulaşmak için Umoljani köyünden başlayan yaklaşık 16 kilometrelik bir yürüyüş rotası kullanılıyor. Manzara öyle etkileyici ki, bir noktadan sonra yürüdüğünü unutuyorsun. Yol çok dik değil ama uzun – bu yüzden tam günlük bir yürüyüş olarak planlanmalı. Günübirlik turlar ya da özel rehberler eşliğinde gitmek en konforlu seçenek.
Ve inanın, köyün sonunda yediğiniz o tereyağlı, ev yapımı bir börek ya da yoğurt, bir Michelin yıldızlı restorandaki yemekten çok daha değerli geliyor.
Alternatif: Vrelo Bosne – Daha Rahat, Daha Serin
Eğer yürüyüş sana biraz ağır geliyorsa ya da daha dinlendirici bir gün arıyorsan, başka bir önerim var: Vrelo Bosne. Saraybosna şehir merkezinden tramvayla kolayca ulaşabileceğin burası, Bosna Nehri’nin doğduğu yer.
Özellikle yazın bunaltıcı sıcaklarında, Saraybosna’nın nefes alma alanlarından biri burası. Sadece doğayla baş başa kalmak değil, aynı zamanda Saraybosnalıların hafta sonu kaçamağını da gözlemlemek istersen buraya mutlaka gel.
Mostar Mı? Şimdilik Hayır.
Çok soruluyor: “Mostar’a bir günlüğüne gitsek mi?” Cevabım net: Hayır, aceleye gelmesin. Mostar kendi başına bir hikaye, bir günlük tura sığmayacak kadar derin. Eğer birkaç gün daha Bosna Hersek’te kalma şansınız varsa, elbette ekleyin ama Saraybosna’nın hala size söyleyecek çok sözü varken onu yarıda bırakmayın derim.
Akşam: Lezzetli Bir Veda
Artık bu üç günlük gezinin sonuna geliyoruz. Ama son akşam, Saraybosna’ya ve bu yaşadıklarınıza layık bir kapanış olmalı. Benim önerim:
- Dveri: Eski Şehir’in merkezinde yer alan bu restoran hem atmosferi hem de lezzetiyle çok özel. İçerisi butik gibi, masalar az – o yüzden rezervasyon şart. Ama inanın, son akşam yemeğinizin burası olması doğru bir seçim.
Son Bir Kadeh: Şerefe, Saraybosna!
Ve tabii geceyi bir içkiyle taçlandırmadan kapatmayalım. İki önerim var:
- Yerel tatlar denemek istersen, bir rakı tadım turu düşünebilirsin. Kayısılı, vişneli, üzümlü çeşitleriyle Bosnalılar rakı konusunda oldukça yaratıcı. Küçük kadehlerde farklı rakılarla tanışmak, güzel bir sohbetin bahanesi olabilir.
- Ya da daha klasik bir veda istersen, Saraybosna Bira Fabrikası’na uğrayın. Hem tarihi dokusu hem de bira kalitesiyle öne çıkan bu mekan, Saraybosna’daki son gecenizi “şehrin tadı damağımda kaldı” dedirtecek şekilde tamamlar.
- Alkol kullanmayanlar Başçarşı’da Sebil’in etrafındaki kafelerde oturup sıcak, soğuk bir şeyler içerek günü sonlandırabilir.
Ve Son…
İnanın bana, bu şehir sizi öyle bir yerden yakalayacak ki, döndüğünüzde hep o küçük sokakları, kahve kokularını, ezan ve çan sesinin aynı anda yükseldiği o anları özleyeceksiniz.
Başçarşı’da Sebil’den bir kere su içenler Saraybosna’ya tekrar gelirmiş derler. Belki tekrar bu güzel şehre gelirsiniz.
Bu Yazılar da İlgini Çekebilir
- Saraybosna Havalimanı’ndan Şehir Merkezine Nasıl Gidilir?
- Saraybosna’dan Belgrad’a Nasıl Gidilir?
- Saraybosna Umut Tüneli’ne Nasıl Gidilir?
- Saraybosna’dan Mostar’a Nasıl Gidilir?
- Saraybosna Gezi Rehberi: Şehirde Neler Yapılır?
Balkanlar; her köşesinde farklı bir hikâye barındıran, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle olduğu kadar doğal güzellikleriyle de öne çıkan eşsiz bir coğrafyadır.
Bu benzersiz bölgeyi daha yakından tanımak ve seyahatinizi en verimli şekilde planlamak isteyenler için, Balkan ülkelerine özel birebir seyahat danışmanlığı hizmeti sunuyorum.
Rota planlamasından konaklama önerilerine, yerel deneyimlerden ulaşım seçeneklerine kadar ihtiyaç duyabileceğiniz her adımda yanınızdayım.
Siz de Balkanlar seyahatinizi bir adım öteye taşımak isterseniz, detaylı bilgiye Seyahat Danışmanlığı sayfamdan ulaşabilir, benimle doğrudan iletişime geçebilirsiniz.