Ege Bölgesi, tarihi zenginliği, doğal güzelliği ve kültürel çeşitliliği ile her dönem insanların ilgisini çekmeyi başarıyor. En küçük yerleşim yerinden en büyüğüne kadar insanı kendine çeken yeni şeyler bulunabiliyor.
İnsan nasıl bir hayat yaşarsa yaşasın, ne iş yaparsa yapsın çocukluğunun etkisinden kurtulamıyor. Değişen dünya, gelişen teknoloji ve gündelik hayatın yoğunluğu bu gerçeği değiştirmiyor. Tıpkı Yunan filozofu Epiktetos’un dediği gibi, “Bir insanın anavatanı çocukluğudur.” Beğensek de beğenmesek de hepimiz bu anavatana sımsıkı bağlı durumdayız.
Ya da yazar ve şair Murathan Mungan’ın deyimiyle “Çocukluğunu hatırlamak insanları yumuşatır”. Doğumdan ölüme çok uzun bir yolcuktu yaşam. Ne zaman ağlayacağımız, ne zaman güleceğimiz belli değil. Bu, hep böyle idi. Üzüntümüzü de sevincimizi de dilediğimiz gibi yaşayamıyor, hayatın çetin zorlukları bizi başka koşullara zorluyordu. Hangimiz yaşamadık bu duyguları?
Nazmiye-Ayhan Çetin çifti de çocukluklarını yaşadıkları köylerinin zaman içindeki değişimlerinden etkilenerek kaybolup gitmemesi için kurdukları müzede Anadolu’daki köy yaşamını gelecek kuşaklara aktarma yolunu seçtiler. “Hatırlamaksa yaşamaktır, uzun uzun yaşatmak…” sözüne uygun olarak onlar da içinde yaşadıkları köyü hatırladıkça, onu uzun uzun yaşatmayı tercih etmişler. Herkes çocukluğunu başka türlü hatırlar. Çetin çifti de böyle hatırlıyor ve hatırladıklarını bize Çetin Maket Köy müze yoluyla aktarmak istemişler. Ayhan-Nazmiye Çetin çifti Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu mezunudurlar. Ayhan Bey maketleri yaparken, eşi Nazmiye Hanım da maketlerin giydirilmesini yapmaktadır.
Çetin Maket Köy, İzmir’in Selçuk ilçesi Pamucak–Seferihisar–Kuşadası kavşağına çok yakın bir alanda yer alıyor. Yolunuz İzmir’e veya Aydın’a düştüğünde, uğramanız gereken kültürel, sosyal ve turistik alanlardan biridir.
Çetin çifti, 1950’li yıllarda yaşadıkları Konya’nın Akviran Köyü’nü, köyün bütün adetlerini yaptıkları heykelcik ve maketlerle anlatıyorlar. Akviran Köyü, geçmişten günümüze geçirdiği değişim sonucu, günümüzde Konya’nın Akören ilçesi olarak varlığını sürdürmektedir.
Ayrıca Okuyun: Ege’nin Uysal Kızı – Urla
Çetin Maket Köy 5 dekarlık bir alan üzerinde yer alıyor. Köy iki bölümden oluşuyor. Bahçeden içeriye girdiğinizde kendinizi gerçek bir köy ortamında buluyorsunuz. Yan yana sıralanmış dükkanlarda bakkal, berber, nalbant, kalaycı, yün eğiren, kilim dokuyan kadınlar… Gerçek boyutlarındaki maketler, hareketli ve sesli bir sistem uygulanarak misafirlere geçmişi birebir yaşatarak, insana gerçekmiş hissini veriyor.
İkinci bölümü oluşturan iç kısımda ise kısa bir şaşkınlık geçiriyor insan. Herhangi bir köyün sosyal yaşamında olan her şey ama her şey anlatılıyor. Kız isteme, nişan, düğün, kız kaçırma, asker uğurlama, sünnet, şişe vurma, ayı oynatma, çocukların telden araba ve oyuncak yapma, kadınların kış hazırlıkları, tarla sürme, ekin ekme, bağda bahçede çalışma, avcılık koyun gütme, koyun kırkma, koyun sağma, halı ve kilim dokuma, çerçiden (*) alışveriş, cami, çeşmeden eve su taşıma, çeşmeye giden kızların yolunu bekleyen gençler gibi ritüeller en ince detayına kadar anlatılıyor. Ayrıca Nasrettin Hoca fıkralarını ve taş devrini anlatan iki küçük bölüm de bulunuyor. Bu bölümdeki eserler 300 metrekarelik bir alanı kaplıyor. İkinci kısma giriş kişi başı 7 lira. Bu kısımda fotoğraf çekmek yasak olmasına rağmen birkaç kare çekmemize ses çıkarmadı Ayhan Çetin.
Ayrıca Okuyun: Türkiye’nin İlk Slow Food Köyü – Germiyan
Yine Çetin Maket Köy’ün bahçesinde ziyaretçilerin dinlenmeleri için bir kafe bulunuyor.
Köyü oluşturan Çetin çifti, 1980’den beri yaptıkları çalışmaları 2000 yılından beri Çetin Maket Köy adıyla sergilemeye devam ediyorlar.
Köyün kurucularından olan Ayhan Çetin, köye gelenlerle birebir ilgilenmekte ve çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir.
Yolunuz Efes’e, Meryem Ana’ya, Şirince’ye veya Kuşadası’na düşerse ailece hoş vakit geçirebileceğiniz, çoluk çocuk herkesin görmesi gereken bir müzedir. Belli bir yaşın üstündekiler çocukluklarına geri dönüp hüzünlenirken/keyiflenirken, çocuklarınız da eğlenirken, sizin yaşamınıza kısa da olsa misafir olmuş olurlar. Köy bu anlamıyla ilgi çekici bir yer. Çetin Maket Köy’ü bir de bu gözle görün.
Geçmiş zamana rengi verenin yaşanmışlıklar oluğunu unutmadan tabi ki.
(*) Çerçi; sırtında, el ya da bir hayvana yüklediği ufak tefek tuhafiye eşyasını köy köy, mahalle mahalle veya pazar pazar dolaşarak satan kimseye denir. Müşterileri genelde kadın ve çocuklardır. Çerçilikle uğraşanlar çoğunlukla erkektir. Para olmadığı için alışverişler buğday, yün, yumurta vb. ile takas edilerek yapılırdı.